ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Yunanistan’da hak ve hukuk yalnızca çoğunluk için mi geçerli?

07.06.2022

Sevgili okurlar, 

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaşta mart ayında ülkemizin Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile anavatanımızın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da bir araya gelmişlerdi.

Bu ikili görüşmede ülkemiz ve anavatanımız Türkiye-Yunanistan ilişkilerine dair konuları da ele almışlar, iki ülke arasında iş birliğinin artmasının karşılıklı ve bölgesel faydalar sağlayacağını belirterek aradaki anlaşmazlıklara rağmen ikili ilişkileri iyileştirmek istediklerini belirtmişlerdi.

Bu görüşme biz Batı Trakya Türklerini çok mutlu etmişti, ikili ilişkilerin iyileştirilmesinin toplumumuzun sorunlarının çözülmesi konusunda ülkemizin atacağı adımlara da olumlu yansıyacağını umut etmiştik.

Ancak aradan henüz üç ay bile geçmeden ülkemiz ve anavatanımız arasında Ege Denizi’nde yaşananlar nedeniyle sular yeniden ısındı, diplomatik ilişkiler gerildi. 

Umarım en kısa zamanda sular durulur, ülkemiz ve anavatanımız arasında ilişkilerin iyileştirilmesine yönelik adımlar atılır. 

İstanbul Rumları ve biz Batı Trakya Türkleri iki ülke arasında köprü yapıcılar ve kültür elçileriyiz.

Evet, doğru duydunuz, kültür elçileriyiz. 

İskeçe Metropoliti Pandeleimon, anavatanımızda Gökçeada’ya bir ziyaret gerçekleştirerek adada bulunan terk edilmiş kiliselerden birisinin tamiratını üstlenmesi anavatanımıza ait topraklarda Rumlara ait kültürel mirasın korunması için atılan bir adıma örnek.

Anavatanımızın kültürel mirasında korunmasına yönelik ülkemizden gelen bu adımı olumlu karşılaması ise hoşgörü örneği. 

Ne yazık ki ülkemiz, Osmanlı’ya ait kültürel mirasın korunması konusunda aynı hoşgörüye sahip değil.

Osmanlı’dan kalan tarihi camilerin büyük bölümü bırakın restore edilmeyi, yıkıldı.

Ülkemiz kendisi restore etmediği gibi anavatanımızdan gelen restorasyon tekliflerini de reddediyor. 

2017’de yanan Dimetoka Camii’nin tadilat ve restorasyonu konusunda da aynı durum yaşandı. 

Hal böyle olunca Osmanlı’ya ait kültürel miras gün be gün eriyor, ülkemiz de buna izin veriyor. 

Ülkemiz ve anavatanımız arasında yaşanan son gerilimde 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması sıkça dile getirildi. 

Lozan ile bizler ve İstanbul, Gökçeada ve Bozcada’daki Rum Ortodoksların eğitim ve din özerkliği garanti edildi. 

Paris Antlaşması ile Onikiadalar, Yunanistan’a devredilince İtalyan yönetimi sırasında uygulanan cemaat, vakıflar ve müftülükten oluşan üçlü sistemin devam ettirilmiş, Onikiadalar’daki Türk toplumunun da eğitim ve dini özerkliği korunmuştu. 

Fakat 2022’ye geldiğimizde Rodos ve İstanköy’de bugün tek bir Türk ilkokulu yok! 

Oysa 1972’ye kadar Rodos ve İstanköy’deki Türklerin kendi okulları vardı. 

Adalarda çok sayıda cami varken bugün Rodos’ta yalnızca İbrahim Paşa Camii ibadete açık, o da beş vakit değil! 

İstanköy’de ise 2017 depreminden sonra ibadete açık cami kalmadı.

Adalar Yunanistan’a geçtiğinde müftülük makamı tanınmıştı, Rodos’ta müftü 1974’e kadar görev yaptı. 

Müftü ölünce bir daha Müftü seçimi yapılmadı. 

Batı Trakya’da durum benzer şekilde cereyan etti.

İlkokullarımız sayısı her geçen yıl azaldı, 2010’da alınan ekonomik tedbirler kapsamında öğrenci sayısı azlığı gerekçesiyle kapatılan ilkokullarımızın sayısı hızlıca arttı. 

Bugün sadece 103 ilkokulumuz var. 

Müftülerimiz ise 1990’dan sonra devlet tarafından atanmaya başladı.

Osmanlı’dan miras camilerimizin tadilatı, restorasyonu engelleniyor ya da camiler başka amaçlar için kullanılıyor. 

1983’te isminde Türk kelimesi geçtiği için derneklerimiz kapatıldı, bugün isminde Türk kelimesi geçen dernek kurmak mümkün değil. 

Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındı, mahkeme Yunanistan’ı suçlu buldu, ama ülkemiz 14 yıldır bu kararları uygulamıyor. 

Tüm bunlara baktığımızda ne demeliyiz? 

Ülkemizde hak ve hukuk kavramları yalnızca çoğunluk için geçerli gibi. 

Konu Batı Trakya Türkleri ya da Rodos-İstanköy Türkleri ise haktan, hukuktan söz etmek mümkün değil! 

Haydi ülkemizde konu biz olunca hak, hukuk neden işlemiyor, sebebini biliyoruz! 

İşin ilginç tarafı demokrasi ve insan haklarının savunucusu olduklarını iddia eden Batılı ülkeler de bize karşı aynı vurdum duymaz tavrı sergiliyor. 

Sizce neden?

Satırlarıma son verirken yaklaşan yaz tatili dolayısıyla izne çıkacak herkese şimdiden iyi tatiller dilerim!

Saygılarımla.


Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı

GALERİ