Değerli okurlar,
Seneyi yarıladık, hepimiz sabırsızlıkla yaz tatilinin gelmesini bekliyoruz.
2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakının ardından 2022’de Rusya- Ukrayna savaşına şahit olduk.
Avrupa’yı da etkileyen bu savaş devam ederken Gazze’de yaşanan insanlık dramını çaresizlik içerisinde takip ettik.
İsrail’in Hamas’a saldırısının ardından Gazze’ye yönelik askeri saldırılarını genişleterek Gazze’nin topyekün işgalini hedefleyen saldırıları akıl almaz boyutta.
Masum insanlar suya, gıdaya, enerjiye ulaşamıyorlar.
Burada katliam devam ederken İsrail’in İran’ı vurmasıyla başlayan İsrail-İran savaşı 12 gün savaşları olarak tarihe geçti.
Uluslararası toplumun verdiği tepkiye karşın diğer devletlerin pozisyonu sebebiyle 3. Dünya Davaşı’nın çıktığını düşündük.
12 gün sonra nihayet ateşkes sağlandı.
Umarım bu ateşken kalıcı bir barış sağlamaya yönelik adımlarla güçlenir.
Endişe verici dünya gündemi karşısında ekranlardan gelişmeleri takip ederken bizim açımızdan da önemli bir gelişme yaşandı.
Bekir Usta dava grubu olarak bilinen dava grubunda İskeçe Türk Birliği, Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Meriç İli Azınlık Gençlik Derneği 17 yıldır AİHM kararlarının uygulanmasını beklerken AİHM’den dernek kurma özgürlüğümüzün ihlal edilmesine ilişkin yeni bir karar geldi.
İskeçe İli Türk Kadınları Kültür Derneği isminde geçen Türk kelimesi nedeniyle kaydedilmeyince 2018’de AİHM’ye başvurmuştu.
24 Haziran’da açıkladığı kararda AİHM, Yunanistan’ın dernek kurma özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetti.
Mahkeme Yunanistan’ın Lozan Barış Antlaşması’nda Türk değil Müslüman azınlık tanımı yapıldığı gerekçesini reddetti; dernek isminde Türk kimliğinin ifade edilmesinin bireylerin etnik kimliğini ifade etme özgürlüğü olup bunun demokratik topluma tehdit oluşturamayacağını söyledi.
AİHM’nin kararı Bekir Usta dava grubunda pozisyonumuzu güçlendirdi.
Zira Sağır ve Diğerleri davası olarak kayıtlara geçen İskeçe İli Türk Kadınları Kültür Derneği davasında çıkar karar Yunanistan’ın dernek kurma özgürlüğümüzü ısrarla ihlal etmesinin hukuki bir durumdan kaynaklanmayıp sistematik hak ihlalinden kaynaklandığını gösterdi.
AİHM’nin kararı sorunun temelde hukuki değil siyasi olduğunu ispat etti.
Çünkü 17 yıldır Strazburg’ta yaptığımız tüm görüşmelerde Bekir Usta dava grubunun siyasileştirildiğini söyledik.
Sorunun ülkemiz Yunanistan’ın iddia ettiği üzere AİHM kararlarının iç hukukta uygulanmasına yönelik problemlerden ya da AİHM içtihadının ulusal hukuka aktarılmasına yönelik sorunlardan değil aslında bu kararların uygulanması için siyasi irade olmamasından kaynakladığını üstüne basa basa aktardık.
Şimdi Sağır davasında Mahkeme açıkça söyledi; Lozan Antlaşması ülkede yalnızca Müslüman azınlık tanıyor olsa bile Türk azınlık denmesi demokratik topluma zarar veremez, ortada kamu düzenini tehdit ettiğine dair kanıt da yok!
Uluslararası alanda sabırla, azimle, yılmadan verdiğimiz tüm çaba bu karar ile artık daha da güçlü!
Elimizdeki bu güçlü kozla hemen Avrupa Konseyi’ndeki muhataplarımızla iletişime geçtik, yanıt da aldık!
Ülkemizdeki ilgili makamlar ile görüşecekler!
Bundan sonra ülkemiz bizleri yok saymaya devam etmemeli!
Sadece ülkemizin yöneticileri değil ülkemizdeki diğer siyasiler, medya da göz yummaktan vazgeçmeli!
Bu konuda Yunan Helsinki Gözlem Evi Direktörü Panayote Dimitras da bu duruma dikkat çekti!
Hiçbir medya kuruluşunun AİHM’nin Yunanistan’ı bir Türk azınlık derneğini tanımadığı için mahkum ettiğini yazmadığını söyledi!
Ülkemizde demokrasiye inanan ve sahip çıkan herkes bu sahte körlükten vazgeçmeli!
Diğer insan hakları kuruluşları da ses vermeli!
Bu önemli karar ülkemizi Meclisinin gündemine de taşınacaktır diye düşünüyorum, taşınmalı da!
Kim ne derse desin ne yaparsa yapsın, biz bildiğimiz, hep yaptığımız üzere sesimizi yükselteceğiz, hakkımızı almak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Sözlerime son verirken herkese yazı doyasıya yaşayacakları güzel bir tatil diliyorum.
Kalın sağlıcakla.
Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı
