ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Kör gözler, sağır kulaklar!

27.09.2023

Sevgili okurlar, 

Avrupa’da yaşayan ulusal azınlıklar olarak her yıl olduğu FUEN çatısı altında bir araya geldik. 

Bu yıl Eylül’ün ilk haftasında Macaristan’daki Alman toplumunun ev sahipliğinde Pecs şehrinde buluştuk. 

FUEN’de yıllardır edindiğimiz dostlar ile büyük bir aile oluşturduk, Pecs’te bu büyük ailenin üyeleriyle hasret gidermiş olduk. 

Demir Perde’nin yıkılmasının ardından Macaristan’da 1993 yılında ülkedeki azınlıklara kültürel özerklik sağlayan “Ulusal ve Etnik Azınlıklar Yasası” kabul edilmişti, FUEN Kongresi’nde de bu yasanın 30. yılında Macaristan’da yaşayan azınlıklar bugün gelinen durum ele alındı. 

Macaristan’daki tüm azınlıkların temsilcileri kongrede söz aldılar, kendi toplumları hakkında konuştular. 

Macaristan’daki 13 milliyetten en büyüğü Romanlar, onları Almanlar ve Slovaklar izliyor. 

En küçüğü ise Yunan toplumu. 

Macaristan’daki Yunan toplumunun nüfusu 2011 nüfus sayımına göre 4710. 

Yunanlar ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı olarak bu topraklara gelmişler, ikinci dalga ise İkinci Dünya Savaşı sonrasında ülkemiz Yunanistan’da çıkan iç savaş nedeniyle göç edenler olmuş. 

Ülkedeki diğer milliyetler gibi Yunanlar da kendi kültürel özerkliklerine sahipler.

1995 yılında kurdukları Yunanların Ulusal Öz Yönetimi Macaristan’daki Yunan toplumu ile ilgili meseleleri görüşerek karar veriyor.  

Ülkedeki Yunanlar kendi anaokulu, ilkokul ve ortaokuluna sahip, ayrıca kendi kültür evi, kütüphanesi, kültür enstitüsü, araştırma enstitüsü, tiyatrosu var. 

Bir de ülke genelinde kültür, araştırma ve kitap yayını görevlerini üstlenen Yunan Enstitüsü var. 

Siyasi alanda ise yasa gereğince diğer milliyetler gibi Yunanlar da her dört yılda bir Macaristan Meclisi’ne kendi sözcülerini gönderiyorlar. 

Öte yandan Batı Trakya’ya bakalım. 

Antlaşmalar ile garanti altına alınmış eğitim ve dini özerkliğimiz var.

1923’ten 1967’deki Albaylar Cuntasına, oradan 1974’te demokrasiye dönüşe, 1981’de AB üyeliğine geçişi yaşadık. 
Cuntayı atlattık, demokrasi geliyor diye sevinirken gerçekte durum bizim için öyle olmadı. 

Aksine durum daha kötüye gitti. 

Eskiden cemaat başkanlarımızı kendimiz seçiyorduk, müftülerimizi kendimiz belirliyorduk. 

Okullarımızda Türk öğretmenlerimiz için işe alım ilanı veriyor, okullarımızda görev yapacak öğretmenlerimizi kendimiz belirliyorduk. 

1974’ten bugüne, 49 yıl sonraya bakalım.

1927’de kurulan İskeçe Türk Birliği yasaklı, Öğretmenler Birliği ve Gümülcine Türk Gençler Birliği de öyle. 

Yeni dernek kuralım dediğimizde onlar da çeşitli gerekçeler ile kaydedilmiyor.

Şimdi de görüyoruz, Fenerbahçeliler Derneğimizde yaşadığımız gibi önce kaydediliyor, sonra da kaydın iptali istemiyle davalar açılıyor. 

Okullarımıza baktığımızda ise 1995’te 235 okulumuz vardı, bu yıl bu sayı 90’a indi. 

İskeçe’de Azınlık Ortaokulu-Lisesi’nde ise öğrenciler, veliler, encümenler, okul aile birliği sabahçı-öğlenci sistemini istemiyoruz diye haykırıyor, protesto eylemi düzenliyor, ama Eğitim Bakanlığı’na bağlı İskeçe Ortaöğretim Müdürlüğü tutturmuş, kararından dönmüyor. 

Okulun fiziki altyapısı ise içler açısı, tütün deposundan bozma bir binada ikinci sınıf vatandaş muamelesine benzer şekilde modern eğitim imkanlarından yoksun çocuklarımız eğitim-öğrenim görüyor. 

Bu hak mıdır?

Bu mudur bize reva görülen?

Kör gözler, sağır kulaklar! 

Sen bilmezsin, ben bilirim diyen yöneticiler; dayatmacı politikalar, kararlar! 

Ceremesini çeken kim, biz! 

İskeçe’deki veliler haklı olarak okuldaki dayatmaya karşı çıktılar. 

Toplumumuz haklı olarak tüm kurumlarıyla bu duruma karşı çıktı! 

Çünkü belli ki bu dayatmacı politika ve yaklaşımın bu ne ilk ne de son örneği! 

Elbette İskeçe’deki öğrencilerimiz, velilerimiz ile yan yana duracağız. 

Biz bize sahip çıkarak hakkımızı arayacağız.

Madem hak verilmiyor, alması bize düşüyor!

Selam ve saygılarımla.


Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı
 

GALERİ