Sevgili okurlar,
Toplumumuzun hak ve özgürlükler mücadelesinde dönüm noktası olan 29 Ocak 1988’den bugüne tam 35 yıl geçti.
Ülkemiz Yunanistan’da “Türk yoktur” iddiasında bulunan ve kimliğimizi inkar eden devlet ve hükümet makamlarına karşı 35 yıl önce 7’den 70’e, gencinden yaşlısına, köylüsünden şehirlisine, erkeğinden kadınına tüm Batı Trakya’dan akın ederek Gümülcine’de meydanları doldurduk.
O gün hep bir ağızdan “Türk’üz!” diye haykırarak, bize karşı yapılan haksızlık ve baskılara demokratik tepkimizi tüm dünyaya duyurduk.
Kimliğimiz için verdiğimiz mücadele ilk başladığımız günden beri devam ediyor.
29 Ocak 1988’de Gümülcine’deki protesto yürüyüşünden sonra vatandaşlık haklarımızı aldık.
Vatandaşlık haklarımızı mücadele vererek aldık, bize kendiliğinden vermediler!
1983’te derneklerimizin tabelalarının indirilmesinden bu yana halen varlığımızın inkarına karşı mücadele veriyoruz.
İskeçe Türk Birliği, Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Meriç İli Azınlık Gençleri Derneği ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının üzerinden yaklaşık 15 yıl geçmesine rağmen ülkemiz bu kararları hala uygulamadı!
Son zamanlarda toplumumuzun liderlerinin örf, adet ve kültürümüzle ilgili etkinliklerde, toplantılarda ve cuma namazlarında anavatanımızın başkonsolosu ile birlikte aynı karede yer almaları bile suçmuş gibi bir algı yaratılmak isteniyor.
Bu tür suçlamalar ile kendilerine rant sağlamak isteyen çevreler var.
Rodop ilinde %55 ile nüfusun çoğunluğunu, İskeçe ilinde nüfusun %45’ini oluşturan bizlerin bölgede yaşayan Yunan toplumuna düşman olarak gösterilmesi bölgedeki huzur ve barış ortamına zarar veriyor.
Birileri sürekli ve bilinçli olarak bölgemizde suları bulandırmaya çalışıyor!
Ancak 2023’e vardığımız bugün Brüksel’de, Cenevre’de, Viyana’da, Varşova’da, Berlin’de ve Strazburg’da uluslararası kurum ve kuruluşlara bizlere karşı yapılan haksızlık ve baskıları doğrudan aktarıyoruz.
Birkaç gün önce Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı ile makamında yaptığım görüşmede kendisine sıcağı sıcağına bizlerin ülkemizde siyaset ve medyada hedef gösterildiğimizi, nefret söylemine maruz kaldığımızı ve ötekileştirildiğimizi aktardım.
Önümüzde gideceğimiz daha uzun bir yol var.
29 Ocak 1988’in üzerinden 35 yıl geçmiş olsa da aynı azim ve heyecanla demokrasi ve hukuk kuralları çerçevesinde kimliğimiz, hak ve özgürlüklerimiz için mücadelemize yılmadan devam edeceğiz.
29 Ocak Milli Direniş ve Dayanışma Günü’müz kutlu olsun!
Saygılarımla.
Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı
