Değerli okurlar,
Bildiğiniz gibi yıllardır Batı Trakya Türk toplumunun sesi olabilmek için uluslararası alanda mücadele ediyoruz.
Avrupa nezdinde Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ile Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı olmak üzere her platformda, her fırsatta sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.
Birleşmiş Milletler’de de uzun yıllardır çaba gösteriyoruz.
2006 yılında BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi’ne üye olduktan sonra Cenevre’deki BM Evi’ndeki toplantılara katıldık.
Bugüne dek BM İnsan Hakları Konseyi’ne 50 yazılı bildiri sunduk.
BM’de azınlık hakları alanında en önemli platform olan BM Azınlık Sorunları Forumu’na kurulduğu ilk günden beri, yani 17 yıldır katılıyoruz.
Tüm bu toplantılarda Batı Trakya Türk toplumumuzun kronikleşen sorunlarının yanı sıra bölgemizde yaşanan güncel gelişmeleri her platformda dile getirdik.
Yaklaşık 20 yıldır BM’de yürüttüğümüz bu çalışmalarda toplumumuzun sesi olduk.
Ancak geçen yıl ilginç bir durum yaşadık.
BM İnsan Hakları Konseyi’ne sunduğumuz son üç bildiride her zaman olduğu üzere kullandığımız “Batı Trakya” teriminin iznimiz ve bilgimiz olmadan “Trakya” olarak değiştirildiğini fark ettik.
Bu durumun zamanlamasına baktığımızda ise BM İnsan Hakları Konseyi’nin 56. olağan oturumuna sunduğumuz bildirinin tarihinin Mayıs 2024 olduğunu gördük.
Tesadüfe bakın ki bu tarih Batı Trakya Fenerbahçe Kültür ve Spor Derneği’nin ismindeki “Batı Trakya” kelimesi nedeniyle mahkeme tarafından kapatılması kararı ile aynı zamana denk düşüyor.
Ardından BM’nin ilgili organları ile uzun bir yazışma süreci başlattık, bilgimiz ve onayımız olmadan “Batı Trakya” teriminin “Trakya” olarak değiştirilmesini kabul etmediğimizi söyledik; şikayetçi olduk.
Uzun zaman sonra “Batı Trakya” teriminin BM’nin devletlere ait eyalet ve bölge isimlerine ilişkin kurallar ile bağdaşmadığı gerekçesiyle yazılı bildirilerimizde değişiklik yapıldığını gördük.
Ondan sonra ikinci bir itiraz süreci başladı.
“Batı Trakya” teriminin kullanılmasının yanlış olmadığını ispatları ile BM’ye sunduk.
Nihayet Ekim ayının sonunda BM’den beklediğimiz haber geldi.
Cenevre’deki BM Evi’nin New York’taki genel merkez ile yaptığı inceleme neticesinde “Batı Trakya, Yunanistan” teriminin kullanmanın uygun olduğu yanıtını aldık!
İşte bu her alanda mücadeleyi bir an bile bırakmadığımız için elde ettiğimiz bir kazanım!
“Batı Trakya” adından, “Batı Trakya Türkleri”nden rahatsız olanlar “Batı Trakya” kelimesini silmeye çalıştılar.
Ama biz biliyoruz: silmekle yok olunmaz.
Fakat biz, bu toplumun geçmişine ve Lozan’ın mirasına sahip çıkanlar olarak, adımızdan da davamızdan da vazgeçmeyeceğiz.
Evet, itiraz ettik. Gerekli girişimleri yaptık. Sonuçta, tebliğlerde “Batı Trakya, Yunanistan” ifadesi yeniden yerini aldı. Çünkü bu sadece bir isim meselesi değil; kimliğimizin, tarihimizin ve onurumuzun bir parçası.
Bizi görmezden gelenler, yok sayanlar olabilir.
Ama biz varız.
Ve var olmaya, sesimizi her platformda duyurmaya devam edeceğiz.
Saygılarımla.
Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı