ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Sorunların çözümünde anahtar kelime: Güven

04.11.2020

Sevgili okurlar,  

30 Ekim 2020’de Ege Denizi’ndeki deprem felaketi nedeniyle büyük bir üzüntü yaşadık, yaşıyoruz.

Anavatanımız Türkiye’nin Seferihisar açıklarında meydana gelen deprem, Yunanistan’ın Sisam(Samos) adası ile Türkiye’nin İzmir ilinde çok şiddetli bir biçimde hissedildi. 

Deprem nedeniyle ülkemizde 2 kişi, anavatanımızda ise an itibariyle 114 kişi yaşamını yitirdi. 

Depremde yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilerim.

Bu doğal afet nedeniyle Ege’nin iki yakasındaki iki ülke arasında sıcak bir dayanışma örneği yaşandı. 

Depremden sonra anavatanımızın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ülkemizin Başbakanı Kiriakos Miçotakis arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti, Erdoğan ve Miçotakis karşılıklı olarak geçmiş olsun dileklerini ilettiler. 

Umarım deprem dolayısıyla iki ülke arasında yaşanan bu sıcak ve samimi diyalog devam eder.

Öte yandan Koronavirüs hala ana gündemimizi belirliyor. İkinci dalganın etkisini çok güçlü hissettirdiği bu dönemde tüm Avrupa ülkeleri ikinci karantina dönemini başlattılar. 

Yine  herkes evlerinde olacak, Avrupa’da yaşam ikinci kez neredeyse duracak.

Bu zor günlerde lütfen hijyen, maske ve sosyal mesafe kurallarına sıkı bir şekilde uyalım, yaşadığımız ülkelerin getirdikleri kısıtlamalar ve tedbirleri  harfiyen uygulayalım.

İkinci karantina dönemine girsek de ilk dönemden farklı olarak bu kez hayat uzaktan erişimle devam ediyor. 

Uluslararası alanda tüm etkinlikler çevrimiçine, yani online’a taşındı.

Avrupa Birliği, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi tüm toplantılarını sanal platformlar üzerinden  gerçekleştiriyorlar. 

Uluslararası toplantılar da aynı şekilde sanal ortamda düzenleniyor. 

ABTTF olarak uluslararası örgütlerin sanal ortamda düzenledikleri toplantılara iştirak ediyoruz, yeni düzene uyum içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Lobicilikte de e-posta trafiği devam etmekle birlikte uzaktan erişimin sağladığı olanaklar ile farklı yolları deniyoruz.

Sosyal medyanın gücünün bilincinde olarak Batı Trakya Türk toplumunu ilgilendiren gelişmeleri takip etmekle yetinmiyor, aksiyon da alıyoruz.

Son olarak ABD Selanik Başkonsolosu Elizabeth K. Lee ve Maslahatgüzar David Burger’in Batı Trakya ziyareti sonrasında ABD Atina ve Selanik diplomatik temsilciliklerinin sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar konusunda tepkimizi açıkça ortaya koyduk. 

Zira ABD’li diplomatlar Batı Trakya Türk toplumu temsilcilerimizle görüşürken “Türk” kelimesini kullanmazken bölgede etnik kimliğe işaret eder şekilde Pomak ve Roman toplumları ile bir araya geldiklerini Twitter’da paylaştılar. 

Biz de bu paylaşıma Twitter’da yorum yazarak “Bizlerle de görüşmenizde etnik Türkler ifadesininin yer alması daha doğru olmaz mıydı? Yazık!” diyerek tepkimizi gösterdik. 

İlaveten ABD’li  diplomatlar bölgede devletin atadığı müftülerle yaptıkları görüşme hakkında övgü dolu sözler içeren başka bir paylaşım daha yaptılar. 

Bunu da yanıtsız bırakmadık, Twitter’da yaptığımız yorumda şöyle dedik: “Keşke toplumumuzun müftüleriyle de görüşseydiniz, büyük bir talihsizlik!” 

Öte yandan Batı Trakyamızın kalkınması için mecliste kurulan Komisyon’da konuşan Milletvekili Evripidis Stilyanidis, bölgedeki Pontuslu Rum ailelerin konut kredisi ve emeklilikle ilgili yaşadığı sorunlara çözüm bulunmasını istediği konuşmasında bölgenin demografik açıdan korunmasını isterken bizleri ‘tehdit’ olarak gördüğünü açıkça belli etti. 

Bizler de basın açıklamamızla Stilyanidis’e  tepkimizi gösterdik. Bu kez da aşırı sağcı medyada Stilyanidis’i hedef göstermekle suçlandık. 

Dahası Yunanistan Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Din İşleri Genel Sekreteri Yorgos Kalancis’in bölgemize yaptığı ziyarette bizi hedef alan açıklamasına da sessiz kalmadık.
 
Bizi kastederek Müslüman vatandaşlarla ilgili temel sorunun dil olduğunu ileri süren Kalancis’e yanıt olarak iki dilli azınlık anaokulları talebimizin neden görmezden gelindiğini, neden ilkokullarımızın kapatıldığını sorduk, asıl amacın çocuklarımızın  ana dilleri Türkçeyi öğrenmelerini engelleyerek onları asimile etmek  olduğunu belirttik.

Siyasette bizi hedef alan açıklamaları cevapsız bırakmazken insanımızın, bölgemizin ve daha geniş anlamda ülkemizin refahı için her türlü çabayı göstermeye hazır olduğumuzu da gösteriyoruz. 

Batı Trakya’mızın kalkınması için kurulan Trakya Kalkınma Komisyonu’nun kamuya danışma sürecine dahil olduk, bölgemizin ekonomik kalkınması için somut önerilerimizi ilettik. 

Burada İtalya’nın Güney Tirol bölgesini örnek gösterdik. 
Coğrafi açıdan bölgemize çok benzeyen Güney Tirol müthiş bir kalkınma modeli ile İtalya’nın en zengin bölgelerinden biri haline geldi. 

Bunun farkında olarak 2016’da Kozlukebir, Yassıköy ve Mustafçova belediyelerimiz ve Tarım-Hayvancılık Araştırma Enstitüsü’nden oluşan bir heyeti Güney Tirol’e götürmüş, bölgenin ekonomik kalkınması için Güney Tirol modeli örneğini yerinde incelemiştik. 

Komisyona sunduğumuz önerilerde geçmişin hatalarını yok ederek ileriye dönük adımların bölgedeki tüm farklı kültürleri dikkate alarak atılması gerektiğini özellikle belirttik.

Komisyon’un çoğunluğa kıyasla bizlerin daha kırılgan bir yapıda olduğunu unutmadan, toplumumuzun özel statüsünden kaynaklanan ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak büyük bir titizlikle  çalışmasını talep ettik.

Umarım geçmişteki hatalar tekrar etmez, karşılıklı güven ve samimiyet içerisinde bölgemizin, insanımızın kalkınması için en doğru adımlar bizlere danışılarak, bizlerle birlikte atılır. 

Bunun için anahtar kelime: Güven! 

Gerisi gerçekten kolay!


Sağlıcakla kalın, 


Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı


 

GALERİ