ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Batı Trakya’mızda tehlikeli oyunlar oynanıyor!

01.09.2022

Sevgili okurlar, 

Ülkemizde son bir ayda tarihe skandal olarak kayıt düşülecek günler yaşıyoruz. 

Başbakan Miçotakis’e bağlı Ulusal İstihbarat Teşkilatı (EYP) tarafından PASOK-KİNAL Başkanı ve Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili Nikos Andrulakis ve gazeteci Thanasis Koukakis’in “Predator” isimli yazılımla dinlendiğinin ortaya çıkması ülke gündemine bomba gibi düştü. 

Telekulak skandalının patlak vermesinin ardından Başbakan Miçotakis’in yaptığı açıklama ülkede demokrasi ve hukukun üstünlüğüne ilişkin derin bir soruşturmaya sebep oldu, zira devletin içindeki karanlık güçlerin etkisini de gündeme getirdi. 

Tartışmaların en yoğun olduğu dönemde telekulak skandalı bölgemize de sıçradı. 

İktidar milletvekili ve Yunan Meclisi İkinci Başkan Yardımcısı Athanasiu, Türk milletvekillerimizi ima ederek ulusal güvenliğin öncelikli olduğu durumlarda milletvekillerimizin yasal olarak dinlenebileceğini söyledi. 

Önce Miçotakis, sonra Athanasiu dinlemelerin yasal olduğunu söylediler. 

Erken seçimin gündemde olduğu bir dönemde Andrulakis’in liderliğe oynadığı bir dönemde dinlenmesinin ortaya çıkmasıyla birlikte şunu düşünüyorum, sanki Yeni Demokrasi Partisi iktidara geldiğinden bu yana meclisteki milletvekillerine, medyadaki gazetecilere ve sokaktaki halka güvenmeyen bir tavır içerisinde hareket ediyor. 

Telekulak skandalı patlak verince AB Komisyonu da devreye girdi, hükümetin bu skandalı soruşturmasını istedi. 

Meclis’te ise skandalın soruşturulması için bir komisyon kurulması için hareket geçildi. 

Hükümet mecliste çoğunluğa sahip olsa da bu derin skandalın üstünün örtülmesi çok mümkün görünmüyor. 

Miçotakis’e verilen desteğin düştüğünü de düşünürsek bakalım hükümet ne zaman erken seçim ilan edecek?

Ülke siyasetinde bu skandal tüm hararetiyle tartışılırken bölgemizde de bize karşı ötekileştirici bir dil ve uygulama son dönemde daha da arttı. 

Hükümetin bize karşı uyguladığı, bizi ülke içerisinde milli güvenliğe tehdit olarak gören politikası sözde ve eylemde devam ederken diğer yandan medyada da bize karşı bir kampanya yürütülüyor gibi. 

Geçmişte anavatanımız Türkiye’nin ülkemizle olan ikili ülke ilişkilerinde yaşanan gelişmelere bağlı olarak Türkiye üzerinden gözlerini bize çeviren ülkemizdeki siyasi partileri ve siyasi isimler bizi tehdit gösterirdi, şimdi buna siyasi ya da akademik kariyer yapmak için bölgemizdeki tehdit algısını pekiştirmek için yapılan söylemler eklendi. 

Bölgemizdeki varlığımızın bir tehdit oluşturduğunu ileri sürerek ülkemizde korku ortamı yaratılmak isteniyor. 

Neden? Türk olduğumuz için elbette!

Neden? Çünkü anavatanımız Türkiye’deki Rum azınlığı gibi biz de anavatanımız ile diyalog içindeyiz

Neden? Çünkü biz okullarımızda antlaşmalar gereği eğitimdeki haklarımızı talep ediyoruz! 

Neden? Çünkü bölgemizdeki Türk basını toplumumuza karşı haksızlıkları bölge halkına aktarıyor!

Neden? Çünkü biz de ülkemizdeki farklı partiler aracılığı ile siyasetin içinde hem bölgemize hem de ülkemize hizmet etmek istiyoruz!

Yani, Türk olarak statümüze, haklarımıza sahip çıkarak var olmaya devam etmek, öte yandan ülkemize hizmet etmek, ülkemiz için çalışmak istiyoruz! 

Fakat Türk olduğumuz için bize karşı şüphe hep var, bazı siyasiler ve diğer bazı çevreler bunun tehdit oluşturabileceğini pompalamaya devam ediyor! 

Bölgemizde faaliyet gösteren bazı yerel gazetelerin sürekli olarak Türkiye ve Batı Trakya Türk toplumumuz odaklı haberleri gündeme taşıyarak bizi ötekileştirip tehdit olarak göstermesine alışmıştık. 

Fakat dikkat çekici başka bir gelişme olarak son dönemde bölgemizde pek çok haber portalı kuruldu, dijitalleşmenin imkanlarını kullanarak sadece ama sadece Türkiye ve toplumumuz ile ilgili olumsuz haberler yapıyor. 

Amacı bölgede korku yaymak, böylelikle provokasyon yaratmak! 

Nitekim birkaç gün önce İskeçe’de bir Türk gencimiz 20 kişilik bir grubun saldırısına uğradı, saldırganlar “Pis Türk, bir dahaki sefere seni öldüreceğiz” diye bağırdılar. 

Saldırıya uğrayan gencimize acil şifalar dilerim, geçmiş olsun! 

Bu provokatif olaylar çok ama çok tehlikeli!

Rodop’ta Gümülcine, Maronya-Şapçı veya Yassıköy ya da İskeçe’de Bulustra ya da Mustafçova sınırları içerisinde benzer olayların yaşandığını bir düşünün! 

İktidar bu tehlikeli durumun farkında değil mi?

Hem iç siyasette hem de ikili ülke ilişkileri bakımından zorlu bir dönemden geçerken iktidar çok dikkatli olmalı, ayrıştırıcı değil birleştirici bir dil kullanmalı!

Bölgemizde ve ülkemizde halkın devlete ve iktidara olan güvenini güçlendirecek söylem ve politikalar üretmeli! 

Aksini hiçbirimiz düşünmek dahi istemeyiz! 

Saygılarımla.


Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı

GALERİ