ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Atina trafiğini sıklaştırmalıyız!

14.11.2018
Sevgili okurlar,

Batı Trakya Türklerinin sorunlarını dile getirmek amacıyla uluslararası düzeyde Brüksel, Strazburg, Cenevre, Viyana ve Varşova’nın yanı sıra Ankara’da da çalışmalar gerçekleştiriyoruz.

Lozan Antlaşması gereğince anavatanımız olan Türkiye’nin Batı Trakya Türklerinin garantörü olması dolayısıyla Ankara’daki çalışmalara önem veriyoruz.

Romanya, Bulgaristan, Makedonya ya da Kosova’da yaşayan Türklerden biz Batı Trakya Türklerini farklı kılan Yunanistan ile imzalanan antlaşma gereğince Yunanistan’a emanet olarak bırakılmamız.

Ve antlaşmalara göre Batı Trakya Türklerinin dini ve eğitim özerkliğinin olması.

Ne kadar engellense de, ne kadar uygulanmasa da ortada statü ve haklarımızı belirleyen bir ant-laşma var.

Yani iki ülke aynı gün, aynı yerde attıkları imza ile karşılıklı olarak ülkelerinde ulusal azınlık olarak bırakılan İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türklerinin haklarını koruma sözü verdiler.

Her iki toplum da bugüne gelene kadar kötü günler yaşamış olmalarına karşın varlıklarını yine de koruyabildiler..

Anavatanımız Türkiye’de İstanbul Rum toplumu hükümetin önemli açılımı sayesinde hak ve özgürlükler bakımından umut dolu bir döneme girdiler.

Anavatanımız, Azınlık Vakıfları Temsilcisi atayarak yalnızca Rum değil diğer gayri-Müslim azınlıklar ile doğrudan diyalog kurarak onların sorunlarını çözme iradesi gösterdi.

Türkiye’den sınırdışı edilen Türkiye doğumlu Yunan vatandaşı Rumlar ile Yunanistan’a gitmek zorunda kalan ve Türkiye vatandaşlığını yitiren Rumlara anavatanımız vatandaşlıklarını iade etme kararı aldı.

Bu dönemde tarihi nitelikte bir adım olarak hükümet, azınlık vakıflarının el konulan mülklerine ilişkin bir düzenleme yaparak azınlık vakıf mallarını geri verdi.

Gökçeada’da yaklaşık 50 yıl önce kapatılan Rum İlkokulu 2013’te yalnızca dört öğrenci ile açıldı, 2015’te ise Rum Ortaokulu ve Lisesi açıldı. Bugün bu okullarda 38 öğrenci var, Yunanca müfredat ise Yunanistan’dan gelen öğretmenler tarafından veriliyor.

Böylece bir toplumun varlığını koruyarak sürdürebilmesi için gerekli olan önemli alanlarda anavat-anımız büyük adımlar attı, bu anlamda İstanbul Rumları Türkiye’de epey yol kat ettiler.

Anavatanımız mütekabiliyet esasına bakmaksızın vatandaşlık haklarında mütekabiliyet olmayacağı prensibi ile doğrusunu yaparak gereken adımları attı.

Temmuz ayında Rum, Ermeni ve Yahudi cemaatlerinin temsilcileri dahil 18 azınlık cemaati temsil-cisi ABD ile yaşanan Brunson krizi sırasında Türkiye’de dini cemaatlerin ibadetlerini yerine getir-meleriyle ilgili sınırlama ve baskılar olduğu iddiasına karşı çıkarak ortak bir bildiri yayınladılar.

Bu bildiride dini temsilciler ve vakıf yöneticileri Türkiye’de inançlarını özgürce yaşadıklarını ve ge-leneklerie göre ibadetlerini özgürce yerine getirdiklerini söylediler.

Dahası ülkemizde Başbakan Aleksis Çipras’ın ülkede laik bir sistem yaratılması konusunda Atina Başpiskoposu ile yaptığı anlaşma hakkında Fener Rum Patriği Bartholomeos’u bilgilendirmek üzere İstanbul’a gelen Din İşleri Bakanı Kostas Gavroğlu’na Patrik Bartholomeos, “Bana, (Cumhur-başkanı) Erdoğan saygı gösteriyor. Çipras beni hor göremez. Bunu kabul etmiyorum” diyerek tepkisini ortaya koydu.

Açıkça görüldüğü üzere anavatanımızda İstanbul Rum toplumu ülkesinde saygı gören, muhatap alınan bir toplum.

Elbette İstanbul Rumlarının Türkiye’de bu duruma gelmesi kendiliğinden olmadı. İki tarafın da yıllardır sürdürdüğü iyi niyetli yaklaşım ve azimli çabalar sonucunda bugüne gelindi.

Ne yazık ki Batı Trakya Türkleri olarak ülkemiz Yunanistan’da aynı iyi niyetli yaklaşımı göremiyoruz.

Bu noktada pes edip kabullenmek yerine biz de Atina’nın bizi dikkate alması için çalışmalıyız.

Bunun için ne yapmalıyız?

Batı Trakya’dan sesimizi duyurmaya çalışmakla birlikte Atina’da daha aktif olmalıyız.

Batı Trakya Türkleri olarak Atina ziyaretlerini sıklaştırmalı, Atina’da aktif olmak için her türlü yolu denemeliyiz.

Saygılarımla.

Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı
GALERİ