Sevgili okurlar,
Pandeminin getirdiği koşullar nedeniyle uzun bir aradan sonra bölgemize bir keşif ziyareti gerçekleştirdik.
Almanya- Danimarka sınır bölgesinden Güney Danimarka Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Avrupa’daki ulusal azınlıkların sorunları konusunda çalışan Avrupa Azınlık Sorunları Merkezi (ECMI) Dan-Alman Azınlıkları Sorunları Bölümü Başkanı Doç. Dr. Martin Klatt ile Bulgaristan Ulusal Tarih Müzesi’nden Petranka Nedelcheva ve Magdalena Marinova bölgemize geldiler.
AB ülkelerinde sınır bölgelerinde yaşayan ulusal azınlıkların sınır algısı ve kimlik algıları hakkında araştırma yapmak üzere oluşturulan B-Shapes isimli AB projesinde Batı Trakya Türk toplumunun yer alacak olması dolayısı ile heyet bizleri tanımak, sorunlarımızı dinlemek için geldi.
Danimarka, İtalya, Finlandiya, Polonya, İsveç, Macaristan, Çekya, Fransa, Bulgaristan, Almanya ve Birleşik Krallık’tan ortakların gerçekleştireceği projenin bir ayağında azınlıklar ve sınırlar araştırılacak.
11 ülkeden 14 ortaktan oluşan bu AB projesinin azınlıklarla ilgili bölümünde üniversiteler ve akademiler, sınır bölgelerinde yaşayan azınlıkların kimliklerinin sınırların değişimiyle nasıl değiştiği ve bu değişimde etkili olan siyasi, ekonomik ve sosyal faktörleri araştıracaklar.
Macaristan-Slovakya, Avusturya-İtalya, Almanya-Danimarka, Çekya-Polonya ve Yunanistan- Bulgaristan sınır bölgelerinde uygulanacak kısımda Batı Trakya Türk toplumu da yer alacak.
Gördüğünüz gibi bizim varlığımızı inkar edenlerin aksine varlığımız görünüyor, duyuluyor, hissediliyor.
Hem de Türk olarak!
Proje ortakları Batı Trakya Türk toplumunun da projede yer almasını istediler.
Bu talep üzerine onları bölgemize davet ettik, dini liderlerimiz, derneklerimiz, gazetelerimizle görüştürdük.
Danimarka ve Bulgaristan’dan gelen heyet bölgemizde gördüklerine, duyduklarına inanamadı.
Zira kendi gözleriyle gördükten sonra yaptıkları yorum bölgemizin diğer sınır bölgelerine kıyasla geride kaldığı oldu.
Daha da kötüsü “Türk” olduğumuzun devletimizce inkar edildiğini, isminde Türk kelimesi geçen derneklerimizin kapatıldığını, dini liderleri seçme hakkımızın elimizden alındığını dinlediklerinde işin doğrusu anlamakta zorlandılar.
Zira tüm bunlar Avrupa’da olan bir ülkede yaşanıyordu, üstelik eski bir AB ülkesi olan bir yerde!
Bulgaristan’dan gelen araştırmacılar, Bulgaristan’ın komünizm geçmişi ve sonrasında Yunanistan’a kıyasla yeni bir AB üyesi olmasına karşın Bulgaristan’daki Türk toplumunun hak ve özgürlüklerden yararlanma, devlet yönetiminde söz sahibi olma konusunda çok daha ileri bir düzeyde olduğunu aktardılar.
Uzun lafın kısası burada yaşadığımız koşullara inanmakta gerçekten zorlandılar.
ABTTF olarak uzun yıllardır verdiğimiz mücadelenin meyvesi olarak uluslararası alanda olanlar bölgemizdeki gerçek durumu artık görüyor.
Proje bittiğinde adını saydığım ülkelerdeki üniversiteler; projenin azınlıklar ve sınır ayağında yer alan diğer azınlıklar bizi daha da iyi bilecek, okuyacaklar.
AB Projesinin bilimsel sonuçları akademide elbette tartışılacak, siyasi alanda da kaynak oluşturacak.
Yani bu proje ile araladığımız kapıyla bizim anlatmamızın ötesinde akademisyenler diğer sınır bölgeleri ile kıyaslamalı olarak bölgemizdeki duruma ilişkin sonuç analizlerini paylaşacaklar, belki de ileri düzey başka araştırmalara bölgemiz konu olacak.
Yani ülkemizin bölgemizdeki gerçekleri yok sayarak, inkar ederek içeride ve dışarıda oluşturmaya çalıştığı pembe tablo artık olamayacak.
Türk yoktur diyenlere karşı bilimsel çalışmalar varlığımızı ispat edecek, geçmişten bugüne azınlık olmanın cefasını çokça çekmiş toplumumuzun sesi duyulacak, dinlenecek.
İşte bu bizim emeklerimizin karşılığını aldığımız gün oldu.
Hep dediğimiz gibi, hak ve özgürlükler mücadelemizde yolumuz uzun, meşakkatliyse de bizim irademiz, gücümüz, çalışkanlığımızla kendine git gide daha çok güvenen, azimli bir topluma dönüştükçe kazanan biz olacağız.
Karamsar olmadık, çalıştık!
Yine karamsar olmayacağız, Türk varlığımızda bölgemizde hak ettiğimiz yaşama elbet kavuşacağız.
Selam ve saygılarımla.
Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı