ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Ombudsman Giorgos Kaminis Paratiritis'e Konuştu

15.07.2004
(Batı) Trakya'daki vatansızlar sorununa derhal çözüm bulunması gerekir.

Paratiritis gazetesi olarak, vatandaşların devletle olan muhtelif sorunlarına eğilen Ombudsman Giorgos Kaminis'le görüştük.

Ombudsman, gazetemize yaptığı açıklamada, (Batı) Trakya bölgesinde mukim, Yunan devleti tarafından 'yok' addedilen, çoğu bir hayli yaşlı 'Müslüman' azınlık mensubu vatansızlar sorununa bir çözüm getirilmesinin elzem olduğunu belirtti. Kaminis, Yunanistan'da yaşayan bu durumdaki insanlardan 80'ine vatandaşlıklarının iade edilmiş olduğunu, 500 kadarının ise, yerine getirilmesi gereken formalitelerin karmaşık olması ve bu sürecin yüklü maliyeti nedenleriyle halen vatansız olarak yaşamakta olduğunu vurguladı.

Kaminis, devamla, Ombudsman kuruluşunun faaliyetleri hakkında azınlık mensuplarına hitaben Türkçe bir kitapçığın hazırlanmakta olduğunu belirtti. Kaminis, ayrıca, Yunanistan'da sürekli olarak ikamet eden yabancılara ve ekonomik mülahazalarla ülkemize sığınmış bulunan mültecilere hitaben de kendi dillerinde hazırlanan benzer bir kitapçığın yayınlanma aşamasında olduğunu sözlerine ekledi.

Bilindiği gibi, faaliyetlerine 1998 yılında başlayan Ombudsman, bağımsız bir idari merci olup, özel veya tüzel kişilerin haklarının devlet kurumları tarafından ihlal edilmesinden kaynaklanan sorunlarla ilgilenmektedir.

Beş yardımcısıyla birlikte faaliyet gösteren Kaminis, kuruluşun hareket noktası ve ilkelerinin insan hakları, sosyal güvenlik, yaşam kalitesi, devlet-vatandaş ilişkileri ve çocuk haklarından oluştuğunu ifade etti.

Ombudsman Kaminis'le yaptığımız söyleşiyi hep birlikte okuyalım:

- Paratiritis (P): Sayın Kaminis, azınlık mensupları gibi hassas nüfus gruplarına özel ihtimam gösterilmesinin gerektiğine inanıyor musunuz? Ayrıca, bu insanların devletle ilişkileri hangi noktadadır? Bu gruba mensup insanların Ombudsman kuruluşunun çalışmalarına yaklaşımları nedir?

- Giorgos Kaminis (K): Bu noktada iki farklı insan grubundan bahsetmemiz gerekecek. Bunlardan biri, ekonomik nedenlerle ülkemize sığınan ve resmi makamlarla temasları olan insanlardır. Biz, bu gruptaki insanlara yönelik olarak Rusça, Arnavutça, Romence ve Lehçe bilgilendirici kitapçıklar hazırladık. Amacımız, kuruluşumuzun ne olduğunu ve kendilerine hangi konularda yardımcı olabileceğini anlatmaktır. İkinci grup için ise - ki bu ülkemizdeki 'Müslüman' azınlıktır - Türkçe bir kitapçık hazırlıyoruz. Tabii ki, bu ikinci grubun bir özgünlüğü sözkonusudur. Zira bu insanlar Yunan vatandaşı olduklarından, Yunan resmi makamlarıyla daha sık temas ve ilişkileri bulunmaktadır. Dolayısıyla Türkçe bir kitapçık yayınlamanın gerekli olduğuna karar verdik.

Bu noktada şunu da belirtmeliyim ki, 'Müslüman' azınlık mensuplarından aldığımız başvuru sayısı birinci gruptan gelen başvurulara kıyasla daha azdır. Bu durum, 'Müslüman' azınlık mensuplarının Ombudsman kuruluşu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını göstermektedir. Türkçe kitapçığı bu yüzden hazırlıyoruz. Yıllar önce BM Yüksek Komiseri Van Der Stul, insan hakları konusunda bir araştırma yapmak üzere Yunanistan'a geldiğinde, Ombudsman kuruluşunun o dönemde başında bulunan Sayın Diamantouros ile birlikte kendisiyle görüşmüştük. Ben o zaman Ombudsman Başkan Yardımcısıydım. Bu görüşmede hazır bulunan iki azınlık milletvekili (Ç.N: Galip Galip ve Birol Akifoğlu), temsil ettikleri toplumu meşgul eden sorunlar hakkında bilgi verdiler. Ben de cevaben, azınlığın bu denli çok sorunu olduğu halde, Ombudsman kuruluşuna neden başvurmadıkları sorusunu yöneltmiştim. Milletvekilleri, yanıt olarak bana, azınlığın kuruluşumuz hakkında bilgi sahibi olmadığını söylemişlerdi. Tabii ki, bu görüşme gerçekleştiğinde henüz bir yıllık bir kuruluş olduğumuzu da unutmamak gerekir. Milletvekillerine, azınlığın sorunlarına çözüm getirilmesine yardımcı olabilmemiz için, azınlık mensuplarına kuruluşumuz hakkında bilgi vermeleri gerektiğini vurgulamıştım. Ancak, buna rağmen azınlıktan kuruluşumuza yapılan başvuru sayısı düşük seviyede olmayı sürdürmektedir. Yapılan az sayıdaki başvuru da, vatandaşlıktan ıskat edilen kişilere aittir.

- P: Herhalde vatansızlarla ilgili büyük sorunu kastediyorsunuz.

- K: Evet, bu sorun gerçekten çok ciddidir. Zaman zaman, süreç çok ağır da işlese, bu kişilerden bazılarına vatandaşlıklarının iade edildiğini duyuyoruz. Biz, kuruluş olarak, bu sorunun çözümünün vatandaşlığın iade edilmesi işlemlerinin hızlandırılması merkezinde olduğu görüşünü dile getiriyoruz. Ta ki Yunanistan'da vatansız olarak yaşamlarını sürdüren birkaç yüz insan, haklarını geri alıncaya kadar. Gümülcine'ye gelip, bu kişilerden birçoğuyla görüştüm. Edindiğim kanı, bu insanların maddi imkansızlıklar içinde yaşamakta olduklarıdır. Dolayısıyla, Yunan devletinin bu durumda olan kişilerin vatandaşlıklarının iadesi işlemlerini hem hızlandırması, hem de kolaylaştırması gerekir.

- P: 2003 yılında kuruluşunuza yapılmış olan toplam 10.850 başvurunun %40'ını devlet-vatandaş ilişkilerinden kaynaklanan sorunlar oluşturmaktadır. Bu durum, size başvuran insanların önemli bir bölümünün, devletle ve devlete bağlı kurumlarla sorunları olduğunu mu göstermektedir?

- K: Biz, kuruluş olarak beş alanda faaliyet gösteriyoruz. Bu alanlardan biri devlet-vatandaş ilişkileriyle ilgilidir. Aldığımız başvuruların %40'ının bu alandan olması, diğer alanlarda sorunlar yaşanmadığı anlamına gelmez. Faaliyet alanımızı oluşturan diğer konular ise sosyal güvenlik, sigorta sandıkları, sağlık güvencesi, yaşam kalitesi ve imar işleriyle ilgilidir. Bütün bu alanlarda da devlete bağlı mercilerle sorunlar yaşanmaktadır. Tabii KİT'lerle ve yerel yönetimlerle de çeşitli sorunlar mevcut.

- P: Günümüzde Yunan vatandaşları ile yönetim arasındaki ilişkiler ne düzeydedir? Bu ilişkilerde geçmişe nazaran bir düzelme görüyor musunuz? Yani, kuruluşunuzun faaliyete geçtiği beş yıl öncesine oranla bir fark gözlüyor musunuz?

- K: Yunan vatandaşlarının resmi makamlarla münasebetlerinde karşılaştıkları sorunlarda bir çeşitlilik sözkonusudur. Örneğin, emeklilik işlemlerinde gecikmeler yaşanmaktadır. Öyle emekli sandıkları var ki, yaş haddi nedeniyle emekliye sevkedilen ilgiliye bu hakkını vermekte gecikmektedir. Bu gibi konular altyapı meseleleridir. Kanımız odur ki, zamanla bu sorunlar ortadan kalkacaktır.

- P: Soruyu değiştirerek yönelteyim. Sizin el attığınız konulara ilişkin olarak devletin sergilediği tutumdan memnun musunuz?

- K: Bu, konusuna göre değişir. Örneğin, bazı sorunlar var ki, altyapı eksikliğinden veya resmi makamların bilgisayarla hizmete geçmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu sorunlar zamanla aşılacaktır. Ama başka sorunlar var ki, bunlar daha derinlik arzetmekte olup, daha ziyade siyasi ve sosyal içeriklidirler. Örneğin, kaçak inşaatlar. Kucak dolusu para verip bir arsa alındığında kanunen izinsiz inşaat yapılamaz ve bu tür bir inşaatın yıkılması gerekir. Bu alanda da ciddi sosyal ve siyasi sorunlar yaşanmaktadır. Bu alanda yasaların uygulanabilmesi için siyasi maliyeti olan kararlar alınması gerekiyor. Bu noktada şunu da belirtmeliyim ki, bazı alanlarda bugüne kadar hiçbir iyileştirme yapılmamıştır. Bunlardan biri de imar konusudur.

- P: Çok ilginç bir noktaya değindiniz. İmar işleriyle meşgul olan resmi makamlar, bazı usulsüzlüklerle de itham edilmektedir. Sizce bu ithamlar hangi boyuttadır?

- K: Bu konularda kuruluşumuz genellikle sadece şüpheler üzerinde durmaktadır. Sorgulama gibi bir yetkimiz bulunmadığından kesin bir saptama yapamıyoruz. Bu konuda bize başvuran vatandaşlar da, rüşvet ödemek zorunda kaldıklarını söylemek için gelmiyorlar. Bize yapılan başvurular, daha çok, rüşvetle halledilemeyen sorunlarla ilgilidir (metinde aynen). Bu gibi konular hakkında tahkikat yapmak emniyet makamlarının görevidir.

- P: Anlıyorum. Ben aslında soruyu rüşvet vermek zorunda kalan vatandaşın başvurusu hakkında bir ipucuna varıp varmadığınızı öğrenmek için yöneltmiştim.

- K: Vatandaş bunu bize gayrıresmi olarak dile getiriyor. Kuruluşumuza yılda 11.000 dolayında başvuru yapılmaktadır. Bunların üçte biri zaten yetki alanımıza girmemektedir. Örneğin, özel kişiler arasındaki ihtilaflar. Diğer üçte biri ise, vatandaşın haklı olmadığı konularla ilgilidir. Yani, talebinin herhangi bir dayanağı yoktur. Geri kalan başvuruların ise dayanakları meşrudur. Bunlardan çözüme kavuşturabildiklerimizin oranı, azımsanamayacak olan %70-80 gibi bir düzeydedir. Kuruluşumuzun önerilerinin en az kabul gördüğü alanlar ise, imar ile çevre koruma alanlarıdır.

- P: Bir süre önce devlet, vatandaşla devlet arasındaki ihtilaf konularını ele almak üzere bağımsız bir birim oluşturma niyetini dile getirmişti. Ombudsman kuruluşu olarak siz bu konuda bir çekimserlik sergilediniz. Bunun nedenlerini açıklayabilir misiniz?

- K: Devletin geçmişte de bazı denetim mekanizmaları kurmuş olduğu malumdur. Hatta, denetleyicileri denetleyen bazı 'Rambolar' (metinde aynen) görevlendirdiği de bilinmektedir. Devlet bu hatayı tekrarlamamalıdır. Aslında bizim de zaman zaman sorun yaşadığımız alanlar yok değil. Örneğin, bir zamanlar OTE'yi (Yunanistan Telekomünikasyon Kurumu) denetliyorduk. Bu kurum özelleştirildikten sonra denetleme çalışmalarımızı sürdüremedik. Çünkü bu noktadan sonra olay, vatandaşın resmi olmayan bir kuruluşla olan ihtilafları alanına girmeye başlamıştır.

- P: Biraz önce kuruluşunuzun çocuk hakları alanına da el attığını söylediniz. Bu, kanımca çok önemlidir. Çünkü sorun ülkemizin uygarlık düzeyiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

- K: Bu alana 2003 yılında el atmış olduğumuzdan dolayı bu aşamada pek fazla bir şey söyleyemeyeceğim. Çünkü bize bu yetki henüz yeni verilmiştir. Bu alanda faal olabilmek üzere toplumbilimciler ve psikologlar istihdam etmemiz gerekti. Bunu yeni yeni yapmaktayız. Bu konuda resmi kuruluşlarla da işbirliği halindeyiz. Özellikle çocuk hakları alanında yalnız devlete değil, özel kişilere yönelik suçlamalarla da karşılaşıyoruz. Fakat, örneğin, devlet okulları ve yetimhaneler ile özel kişiler aleyhine yapılan başvuruları kabul edemiyoruz. Bu nedenle, konuya ilişkin olarak güçlü bir altyapı oluşturmak zorundayız. 

- P: Avrupa Ombudsmanı konumuna getirilen Nikiforos Diamantouros'dan da bahsedelim. Çünkü kendisine bu görevin verilmiş olması bizler için bir onur vesilesidir.

- K: Evet, kendisine AB çapında bir sorumluluk yüklenmiştir. Ayrıca, Sayın Skouris de Avrupa Toplumları Mahkemesinin başkanlığına seçilmiştir. Bildiğiniz gibi, Sayın Papadimas da Avrupa Bankasının Genel Müdür Yardımcılığına getirilmiştir. Bu gelişmeler, Yunanlıların Avrupa çapında önemli yerlere gelmeye başladıklarını göstermektedir.

- P: Bir kimsenin Ombudsman kuruluşuna başvurması için ne yapması gerekir?

- K: Şikayeti olan vatandaşlar, Hatzigianni Meksi 5, T.K. 11528 adresindeki kuruluşumuza yazılı olarak başvurabilecekleri gibi, başvurularını (210) 7289600 numaralı telefona veya 7292129 numaralı faksa da iletebilirler. Elbette, kuruluşumuza gelerek başvurularını bizzat da yapabilirler."

Damon Damianos
Paratiritis
15 Temmuz 2004