ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Çıbanbaşı

06.05.2004
Erdoğan'ın Gümülcine Ziyaretinden Sıcak-Soğuk

Yunan Hükümeti'nin, pahalıya malolabilecek hataları

Trakya, azınlık ve barış için olumlu unsurlar

Türk Başbakanın, Türk-Yunan ilişkileri açısından olumlu bir adım daha sayılabilecek olan (Batı) Trakya ziyareti, Yunan Hükümeti'nin amatörce davranışları yüzünden, Atina'da gerçekleştirilecek görüşmeleri dahi gölgelemeye başlayan sorunlu bir geziye dönüştü.

Kuşku yok ki, Yunan Hükümeti'nin davetlisi olarak gelen yüksek misafirin, büyük çoğunluğu Türk kökenli olan ve Türkçe konuşan müslümanlarla Hristiyanların uyum içinde birarada yaşamakta oldukları (Batı) Trakya'yı ziyareti memnuniyetle karşılanır.

Konstantin Mitsotakis tarafından 1991 yılında yürürlüğe konan ve Andreas Papandreou ile Kostas Simitis hükümetleri tarafından daha yoğun bir şekilde sürdürülen politika sayesinde, azınlık için geçmişte uygulanmakta olan "kişisel haklara ilişkin sınırlı özgürlükler" statüsü değişmiştir. Daha önceki malum uygulama, anayasaya ve demokrasiye şiddetli aykırılık arzetmesinin yanısıra, 1981 yılından beri AB üyesi olan Yunanistan için hiç de övünülecek bir durum değildi.

Bu değişiklik sayesinde azınlık özgürlük havasını teneffüs edebilmiş, (Batı) Trakya bölgesindeki demokratik, sosyal ve siyasal faaliyetlere katılabilmiştir. Yani bu sayede azınlık, hem Türk-Yunan krizlerinin sürekli günah keçisi, ayrıca, Yunan ve Türk şovenizminin boy hedefi olmaktan çıkmıştır.

Sayın Tayyip Erdoğan, Cumartesi günü (Batı) Trakya'ya işte bu azınlığın durumunu görmek üzere gelecek. Sayın Erdoğan bu ziyareti sırasında, burada, demokratik ilkeler üzerinde yükselen bir toplum ve bu toplumun yerel yönetimine, hatta Belediye Başkanlıklarına, Başkan yardımcılıklarına ve Vali yardımcılıklarına seçilmiş azınlık mensuplarıyla karşılaşacaktır. Ayrıca görecektir ki, bu insanların bireysel olarak kendi kendilerini tanımlama hakkı da artık güvence altına alınmış bulunmaktadır. Ama Erdoğan aynı zamanda, bu insanların, eğitim, Vakıf Heyet seçimleri, vatansızlar, Müftülerin seçilme şekli, azınlıktaki düşük gelirli kesim ve özellikle tütün üreticileri gibi onbinlerce Müslüman ailesini ilgilendiren grupların kendilerine özgü sorunlarıyla da karşılaşacaktır.

Evet, bütün yukarıda sıraladığımız sorunların çözümlenmesi Yunan devletinin yetkileri dahilindedir. Belki sadece iki ülke arasında protokoller imzalanan protokollere konu olan eğitim sorunu bunun dışında tutulabilir. Türkiye Başbakanının ayrıca olumlu saptamalarda bulunabileceği husus, Yunan devletinin işleyişi ve gerek insan, gerekse azınlık hakları alanına bugün hakim olmaya başlayan anlayış olacaktır. Zira sonuçta, konu, din, dil, köken ve kültür itibariyle kendisiyle aynı değerleri paylaşan bir azınlıkla ilgilidir. Dolayısıyla, Sayın Erdoğan'ın bu ziyareti, Yunanistan ve Türkiye halkları açısından kalıcı barış ve istikrar için parlak bir mesaja dönüşebilir ve bu gerçeğin perçinlenmesinde (Batı) Trakya'nın ve azınlığın oynayabileceği stratejik rol gündeme gelebilir.

Sayın Karamanlis, Türk meslektaşının (Batı) Trakya ziyaretine ilişkin talebini kabul ederken, bu ziyaretin iki ülke için de yarar sağlayacak ve sonradan her iki ülke için zararlara yol açmayacak şekilde gerçekleşmesini teminen, ziyaretin hangi çerçevede gerçekleşmesine ilişkin parametreleri belirleyebilirdi. Fakat gelin görün ki, böyle yapılacağı yerde, karşımızda, bir haftadan beri, Türk diplomasisinin oluşturduğu verilerin yarattığı gelişmelerin peşinden koşan ve bir çıkmazın içine düşmüş bir Yunan hükümeti görüyoruz. Daha bir hafta önce, yani geçen Cuma günü Türkiye Başbakanlığı'nca ziyaretle ilgili olarak yayınlanmış olan programda, Sayın Erdoğan'ın Gümülcine'de kalacağı süre zarfında ziyaret edeceği ve görüşeceği kişilere de yer verildiği müşahede edildi. Bunlar arasında, Yunan diplomasisi ve hükümeti için sorun yaratabilecek kişilerin de bulunduğu görülüyordu.

Şimdi şunu sormak isteriz: Sayın Karamanlis'in, Sayın Erdoğan'dan, bu ziyareti sırasında temas kurup görüşeceği kişiler arasında, resmi bir sıfatı olmayan ve Yunan Devleti tarafından tanınmayan kişilerin bulunmamasına özen göstermesini işin en başından istemesi o kadar mı zordu? Yunan Başbakanı Karamanlis'in, Türk Başbakandan, daha başlangıçta ülkenin asayiş ve düzenine saygı gösterilmediği izleniminin uyandırılmaması için, mahkeme kararıyla kapatılması kararı kesinleşmiş olan -doğrudur veya yanlıştır, bunu tartışmıyoruz- örneğin Gümülcine Türk Gençler Birliği'ni ziyaret etmekten kaçınmasını istemesi o kadar mı zordu?

Evet, niye bütün bunlar ilk baştan yapılmadı da, şimdi Yunan hükümetinin, olayların gerisinde kaldığı, ya da çok kültürlü bir mahiyet arzeden (Batı) Trakya'da birilerinden gizlemeye çalıştığı durumlar bulunduğu türünden izlenimlerin yaratılmasına yol açılmaktadır?
Üst üste yapılan hatalar, hassas diplomatik manevralara da imkan vermediğinden, hükümet zevahiri kurtarmak için gülünç bir metoda başvurarak, basına bir haber sızdırdı. Neymiş efendim? Sayın Erdoğan'ın (Batı) Trakya ziyaretine karşılık olarak Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden faaliyete geçirilmesi temin edilecekmiş. Yani Sayın Erdoğan'ın (Batı) Trakya ziyareti, 1971 yılından beri talep edilegelen ve hatta uluslararası camianın da, desteklediği Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması gibi bir soruna eşdeğer telakki edilebilir mi?

Bir şey daha. Yunan dış politikası, ne zamandan beri, Batı Trakya azınlık meselesini Türk-Yunan ilişkilerinin tartışmalı bir konusu haline getirdi ki? Esasen memnuniyet verici olan Türk Başbakanın (Batı) Trakya ziyaretini, Türk tarafına verilmiş bir karşı taviz olarak kabul etmesidir.

Evet, netice itibariyle Karamanlis hükümeti, izlemiş olduğu hareket tarzıyla, (Batı) Trakya Hristiyanları ve Müslümanları için, bölgenin Yunanca ve Türkçe konuşanları için aslında olumlu telakki edilebilecek bir gelişmeyi, sonuçta siyasi bir riske dönüştürmeyi başarmıştır. Ve de ziyaretin başarısız olması durumunda, azınlık için zararlı bir durumun doğması tehlikesi belirecektir. Zira bu azınlık, bölgeye gerçekleştirilen benzer tüm ziyaretleri, bölgedeki konumunu daha da geliştirmek ve sosyal ve siyasi etkisini arttırmak için haklı olarak bir fırsat telakki etmektedir.

Damon Damianos
Paratiritis
6 Mayıs 2004