ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

“Demokrasinin beşiği” olmakla övünürken “zalim devlet”e dönüşen ülkemiz!

28.07.2022

Sevgili okurlar, 

Temmuz ayında sevinç ve hüznü peşi sıra yaşadık. 

Mübarek Kurban Bayramı’na ulaşmanın sevincini yaşadık.

Kardeşlik ve birlik içerisinde bolluk ve bereket dualarımızla bayramımızı kutladık. 

Bayramın hemen ardından Batı Trakya Türk toplumu olarak verdiğimiz mücadelenin öncü isimlerinden, dava adamı İskeçe Müftümüz ve değerli dostum Ahmet Mete’nin vefatıyla yasa boğulduk. 

Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı olarak görev yaptığı dönemde merhum dostum Ahmet Mete’yi yakından tanıma fırsatına nail oldum.

Mete, yalnızca bir dini lider değildi. 

Aynı zamanda Mete bir dava adamı olarak toplumumuzun tüm sorunları konusunda ülkemizde Azınlık’a bakış ve Azınlık’ın ülkemiz ile yaşadığı sorunlara kafa yoran, kafa yormanın ötesinde aktivist bir tavır içerisinde söylemleri ile öncü bir duruş da sergiliyordu. 

İskeçe Müftüsü olarak seçildiği günden son ana dek mücadelenin ön saflarında yer almaya devam etti.

Vefatından bir kaç gün önce sağlığı izin vermese de toplumumuzu temsil ettiğinin bilincinde olarak bayramlaşma törenine iştirak etti. 

Cesur tavrı ve söylemi nedeniyle Mete’ye pek çok dava açıldı, yargı önüne çıkmak durumunda kaldı. 

Ama kendi duruşundan bir gün olsun vazgeçmedi, geri adım atmadı. 

Bir kez daha İskeçe Müftümüz Ahmet Mete’ye Allah’tan rahmet diliyorum, mekanı cennet olsun!  Toplumumuzun başı sağolsun!

Mete’yi toprağa verdik, toplum olarak yas tutarken bölgemizde hareketli günler yaşıyoruz. 

Bir kez daha anladık ki hayat devam ediyor, sorunlarımıza yine yenileri ekleniyor!

Mücadelemiz de keza devam ediyor! 

Yolumuz uzun, engebelerle dolu! 

Yeni eğitim-öğretim yılı yaklaşırken Eğitim Bakanlığı, bu yıl 4 ilkokulumuzu daha kapatma kararı aldı. 
Bu son karar ile kararın uygulanmaya başlandığı ilk tarihten bu yana ilkokullarımızın sayısı neredeyse yarı yarıya düştü.

Bu çok ciddi bir rakam! 

Eğitimde özerk olmamıza karşın ülkemiz ilkokullarımızı kapatıyor, öte yandan anavatanımız Türkiye’de yalnızca 4 çocuk ile ilkokul açılıyor. 

Din alanında ise Müftülüklerimizi modernleştirme iddiasıyla dini özerkliğimizin resmen ortadan kaldırılması amacıyla bir adım daha atıldı. 

Meclise getirilen torba yasa kapsamında sunulan yeni düzenlemede 1913 Atina Antlaşması’nın artık geçerli olmadığı ve bunun Danıştay Kararı ile tespit edildiği ifade edilerek müftülüklerimizin tamamıyla devlet kontrolü ve yönetiminde devlet daireleri olması için son adım da atılmış oldu. 

Ülkemizin sistematik bir plan dahilinde eğitim ve dini özerkliğimizin aşamalı olarak elimizden almaya çalıştığına bir kez daha şahit olduk, oluyoruz. 

Merak ediyorum, ülkemizin yöneticileri Lozan Antlaşması ile statüsü ve hakları belirlenmiş toplumumuzun özerk yapısını hiçe sayarak bu özerk yapıyı tamamen yok etmek için attığı adımlar karşısında antlaşmanın diğer tarafı olarak anavatanımız Türkiye’nin bu duruma sessiz kalmayacağını hiç düşünmüyorlar mı?

Ya Türkiye, Lozan ile getirilmiş mütekabiliyet esasının ötesine geçerek Ortodoks Rum toplumuna tanıdığı geniş hakları ellerinden almaya kalkarsa? 

Anavatanımız iyi bir diyalog süreci içerisinde olduğu ve mevcut sorunları samimiyetle tartışmaktan ve çözmekten yana olan tavrında keskin bir değişikliğe giderse? 

O zaman ülkemizin yöneticileri Türkiye’deki bu durumdan kendilerini sorumlu hissederler mi?

Mütekabiliyet ilkesi o dönemin koşulları altında  her iki ülkedeki azınlıkların haklarını minimum ölçüde korumak için getirildi. 

Batı Trakya Türk toplumu olarak elbette Ortodoks Rum toplumunun durumunun kötüleşmesini istemeyiz. 

Çünkü sahip olduğunuz hakların antlaşmalar hiçe sayılarak elden alınmasının ne demek olduğunu en iyi biz biliriz! 

Biz Batı Trakya’da mücadelemize devam edeceğiz, anavatanımızın bize vereceği desteği de her zaman kabul edeceğiz. 

Zira ülkemizin kör ve sağır yöneticileri karşısında sesimizi duyurmak için mücadele verirken anavatanımızdan da destek alacağız, uluslararası platformlarda da tüm devletlerin desteğini istemeye devam edeceğiz. 

Ülkemizde bize yapılan haksızlıklar karşısında hukuki yollara başvurmaya elbette devam edeceğiz. 

Öte yandan az kaldı, en geç 2023’ün ilkbaharında gerçekleşecek seçimler için siyasetçiler oy istemek için kapımıza geldiklerinde bu haksızlıklar karşısında neden sessiz kaldıklarını elbette soracağız, sandık başında toplum olarak cevabımızı da vereceğiz. 

Eninde sonunda hak yerini bulacak!

Uzun da sürse bu olacak, hakkımız olanı almak için bizler ve bizden sonraki nesiller de mücadeleye devam edecek!

Sağlıcakla kalın, 

Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı

GALERİ