ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

AGİT toplantısı, Varşova

07.05.1998
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Başkanı Halit Habip Oğlu, 19-25 Kasım tarihleri arasında Varşova’da gerçekleşen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) toplantısında Batı Trakya Türk azınlığının sorunlarını dile getirdi. Yaptığı üç ayrı konuşmada, azınlık konusunun Dışişleri Bakanlığına bağlı olması, azınlığın kimliğinin Yunan devletince tanınmaması, Yunan Vatandaşlık Yasası’nın 19 maddesi gibi konulara ağırlık verdi. Sivil Toplum Örgütü (NGO) temsilcisi olarak AGİT toplantısına katılan Habip Oğlu, diğer NGO temsilcileri ile ikili görüşmeler yapma fırsatını buldu. Bu arada, Kanada, ABD, Almanya gibi ülkelerin Halit Habip Oğlu’nun konuşmasına büyük ilgi gösterdiği ve konuşma metinlerini istedikleri de dikkat çekti. Yunanistan’ın, Türk azınlığın milli kimliğini reddettiğine dikkat çeken Federasyon Başkanı, azınlık konusunun „milli dava“ olarak ele alınmasını da eleştirdi. „Azınlığın yönetimi Dışişleri Bakanlığına tabidir“, diyen Habip Oğlu, Batı Trakya’daki „Kültürül İlişkiler Büroları’na da değindi ve „Bu servislerin yetkileri ve faaliyetleri şeffaf değildir, gizlilik içinde yürürtülür ve bunlarla ilgili hiçbir yerde açık kayıt yoktur. Herhalükarda bu yetkiler, duruma göre, azınlık mensuplarından kimin vatandaşlıktan çıkarılacağından kime özel araba kullanma ehliyeti verileceğine kadar uzanmaktadır.“ diye konuştu. Halit Habip Oğlu yaptığı konuşmasında, „Daha askeri diktatörlük döneminde (1967-74) azınlığın adı, „Türk azınlığından“ yavaş yavaş „Müslüman azınlığına“ dönü ştürülmeye başlamıştı. 1980’li yılların ortalarında azınlık için Türk sıfatını kullanmak kesin olarak yasaklandı ve adlarında Türk sıfatı bulunan azınlık dernekleri, Yüksek Mahkeme kararıyla kapatıldı.“ dedi. Azınlığı Türk olarak tanımladıkları için bazı azınlık mensuplarının yargı önüne çıkarıldığını da hatırlatan Habip Oğlu, buna örnek olarak 1997 yılında „Türk Azınlığı, Türk okulları, Türk öğretmenleri“ gibi ifadeler kullandıkları için azınlıktan 24 öğretmenin 8’er ay hapis cezasına çarptırılmasını gösterdi. Azınlığı parçalama yönelik senaryolara da dikkat çeken Federasyon Başkanı, „Son dönemde asimilasyon çabaları, azınlığın ırk kökeni konsantre olmaktadır. Bu amaçla Azınlık içinde ırk kökeni değişik gruplar aranıp imal edilmekte, gruplar arasdında milliyetçi yaratılmaya çalışılmakta, bunların Türk ırkıyla kann, can, kafatası v.s. ilişkisi olmadığı ve Müslümanlaşmış eski Hıristiyanlar oldukları iddia edilmekte ve onları „eski dinleri Ortodoksluğa dönmeye“ davet hazırlıkları yapılmaktadır“. ifadelerini kullandı. Yunan Vatansaşlık Yasası’nın 19 maddesine de konuşmasında geniş yer veren Habip Oğlu bu yasasının Yunan devlet yapısı ve anlayışı içindeki ırkçı tutumları ortaya çıkardığını ifade etti ve sözlerine şu şekilde devam etti: „Vatandaşlığın geri alınmasını münhasıran bir başka ülke vatandaşlığının kazınılması veya Yunan çıkarları aleyhinde faaliyette bulunulması koşuluna bağlanmış olan Yunan Anayasası’nın 4. maddesinin 3. fıkrası ile açıkça çelişen sözkonusu 19. maddenin Yasayla kaldırılıncaya kadar yürürlükte kalacağı ise Anayasa’nın 111. maddesinin 6. fıkrasında belirtilmektedir. Anaysa’nın yukarıda değinilen 111. maddesinin bu kez 5. fıkrası ise bir şekilde Yunan vatandaşlığından ıskat edilmiş olanların (Cunta dönemi kastedilmektedir) tekrar Yunan vatandaşlığına alınabileceğine dairdir. Ancak, tekrar vatandaşlığa alınma koşulsuz özel bir komisyonun takdirine bırakılmıştır. Bir başka ifadeyle, tıpkı 19. madde işletilerek vatandaşlıktan ıskat edilenler gibi tekrar vatandaşlığa alınmak için müracaat edip müracaatı kabul edilmeyenlere de karara itiraz etme hakkı bırakılmamasına özen gösterilmiştir“. İkinci derece yerel yönetimle ilgili seçim düzenlemelerine de konuşmasında yer ayıran Habip Oğlu, „..Hükümet, azınlıktan vali seçilme ihtimalini ortadan kaldıracak bir şekilde yasada değişiklik yaptı ve Trakya vilayetleri ile Makedonya vilayetlerini birleştirerek genişletilmiş vilayet yönetimi kurumunu imal etti. Trakya’nın Ksanthi ve Rodop (Komotini) vilayetleri kendi başlarına seçim bölgeleri olarak kalsaydı, azınlık unsurunun yoğun yaşadığı ve vilayetlerde Türk vali seçilme tehlikesi vardı. Aradan üç yıl geçti ve Trakya’da normal vilayet yönetiminden başka ayrıca kurulan genişletilmiş vilayet yönetime seçilmiş organlar hala kendilerine hiçbir görev ve yetki verilmediğinden şikayetçiler. Azınlığı hedef alan bu kurumun bir tek misyonu vardı: Azınlıktan vali seçilmesini önlemek. Bunu yerine getirdikten sonra tabii olarak unutuldu“. Batı Trakya Türk Azınlığını ilgilendiren konulara ilgili yetkilerin bir kararnameyle valinin elinden alınarak Bölge Genel Sekreterliği’ne verilmesini de eleştiren Federasyon Başkanı, „Böylece azınlığın seçilmiş vali ile seçen-seçilen ilişkisi ve demokratik iletişimi iptal ediliyor, oy hakkı indirgeniyor ve yerel yönetimden dışlanıp gettolaşması destekleniyor“. dedi.
GALERİ