ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Azınlığımız kamuoyunun huzurunu bozduğu gerekçesiyle Turizm Bakanlığı’nı dava mı etmeli?

21.08.2007
Hatırlayacağınız üzere merhum İskeçe Müftümüz Mehmet Emin Aga Azınlığımız tarafından müftü seçildikten sonra sayısı kayıp yargılamalar geçirmiş, mahkemelere çıkarılmış, cezalar almış ve hapisler yatmıştı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde defalarca hakkını aramıştı. Neden? Batı Trakya Müslüman Türk Cemaati’ne müftü sıfatıyla açıklamalarda bulunduğu, yani Yunan makamlarının dediği gibi kamuoyunun huzurunu bozduğundan dolayı.

Bugünlerde ülkemiz makamları kamuoyunun huzurunu bozmak bahanesiyle derneklerimizin kurulmasına izin vermiyorlar. Halbuki Azınlığımızın önde gelenleri çoğunluk toplumu ve devletle diyalog kurma çabası içinde. Azınlığımız, anavatan ve ülkemiz arasında bir kültür köprüsü olmaya çalışıyor ve ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı olmak istiyor. Ancak ülkemizi temsil edenler, yani devlet ve hükümet bizim varlığımızı inkar ediyor, diyalog yerine bizlere yabancı ve hatta düşman gözüyle bakıyor.

Lozan Antlaşması’nda Azınlığımızdan “müslüman” diye söz edildiğinden dolayı yıllarca “Türk” ismiyle insanlarımıza hizmet etmiş olan derneklerimiz yasaklandı, “Türk” ismiyle yeni kurmak istediğimiz derneklerimize izin verilmedi. “Azınlık” kelimesi ile toplumumuza hizmet edelim dedik izin verilmedi, son olarak İskeçe’de “Azınlık” ismi ile bir dernek kuralım dedik buna da müsaade etmediler. Nedeni ise “Azınlık” kelimesinin dini anlamda “Müslüman Azınlığı”mı yoksa etnik anlamda “Türk Azınlığı”mı ifade ettiği açık olarak anlaşılmadığından kamu düzeni için tehlike oluşturduğundan dolayıymış. Halbuki kurmaya çalıştığımız derneklerimizle, örf, adet ve kültürümüzle çoğunluk toplumu ile diyalog geliştirmeye çalışıyoruz. Yani, Hasan ile Kosta kardeş olarak birlikte ülkemizin zenginliklerini dünyaya tanıtmak, ülkemizi kalkındırmak ve anavatan ile dostluğu geliştirmek için birlikte çalışsınlar istiyoruz. Ama devletimiz, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bu amaçlarımızı gerçekleştirebilmemiz için bizi teşvik etmek, desteklemek yerine Azınlığımızı çoğunluk toplumuna karşı bir tehlike ve bir hedef olarak gösteriyor. Bununlada yetinmiyor, Azınlığımızı Lozan’a dayanarak Türk değil Müslüman Azınlık olarak tanımlamakta ısrar ediyor ve “Türk” ismi ile örgütlenme özgürlüğümüzü kısıtlıyor. Diğer yandan ise, Azınlığımıza Müslüman Azınlık demekte ısrar ederken “Pomak” terimi ile etnik anlamda bir dernek kurduruyor. Bu nasıl bir çelişkidir?

Bu yetmiyor, turizmle ilgili bir bakanlık kararının onaylanması konusunda İskeçe İl Meclisi’nde 21 Temmuz tarihindeki toplantıda, Azınlık temsilcilerimizin de huzurunda, İskeçe Valisi Yorgos Pavlidis “Pomak köyleri” teriminin bakanlık kararında mevcut bir terim olduğunu, bunu değiştirmeye yetkisinin olmadığını savunarak, Azınlık temsilcilerinin tepkilerine rağmen, Yeni Demokrasi Partisi temsilcilerinin oylarıyla, içinde “Pomak köyleri” teriminin geçtiği kararı onaylatıyor. Peki şimdi, İskeçe İl Meclisi’nin bu kararı kamu düzeni için tehlike oluşturmuyor mu? Bence Turizm Bakanlığı almış olduğu bu karar ile kamuoyunun huzurunu bozmaktadır. Şimdi sizlere soruyorum; Batı Trakya’da yaşayan azınlığımız kamuoyunun huzurunu bozduğu gerekçesiyle Turizm Bakanlığı’nı dava mı etmeli?


Halit HABİPOĞLU
ABTTF Başkanı