ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

BATI TRAKYA İZLENİMLERİ

26.07.2007
Ben de hepiniz gibi yılın 11 ayı çalışıp 12. ayınıda memleketimiz olan Batı Trakyamızda eşim ve üç çocuğum ile birlikte bir ay tatil yapma, hasret giderme ve tabiiki tatilin yanı sıra vazgeçemediğimiz Batı Trakya davamız için temaslarda bulunma fırsatını yakaladım. Her ne kadar iş stresini atmaya, yeni bir iş sezonuna enerji depolamaya çalışsam da başında bulunduğum ABTTF’nin bana yüklediği sorumluluktan ötürü Batı Trakya’daki kurum ve kuruluşlarımızla görüşmeler yaptık.

Genel olarak Batı Trakya Avrupa’nın en az gelişmiş bölgesi olsa da iş hayatı ve yaşamın bölgemizde kıpırdamaya başladığı izlenimini aldım. Azınlık insanlarımızı orta boylu da olsa iş sahalarında görmek hatta bazı iş adamlarımızın Batı Trakya’nın dışına açılmaya başladığını görmek çok memnun ediciydi. Ancak bizim deyimimizle rençberlerimiz, özellikle tütüncülerimizin durumu pek umut verici değildi. Çünkü Avrupa Birliği 2013 yılında primleri kesecek ve şu anda çiftçilerimiz alternatif üretim modellerine yönelmiş değil. Bunu yapmazlarsa 2013 yılı geldiğinde zor durumda kalacaklarını düşünmek üzüntü verici. Bu konudada halkımızı bilgilendirmek ve yönlendirmek için en büyük görev yerelde belediyelere ve valiliklere, hükümettede bölge genel sekreterliğine ve bakanlıklara düşüyor.

Her ne kadar geçmişteki ağır baskılar geride kalsa da genel olarak çoğunluğa nazaran bir takım ayrımcılıklar hala mevcut. Çoğunluk toplumunun egemenliğindeki hükümetler ve yerel birimler her ne kadar yasalar önünde eşit (isonomia kai isopolitia) olduğumuzu söylesede, uygulamada halen Yunanistan vatandaşı olmamıza rağmen günlük hayatımızda üvey evlat muamelesi görüyoruz. Azınlık sorunları bakımından pek bir şeyin değişmediğini görüyoruz. Eğitim konusunda, evet her ne kadar anavatandan yeni Türkçe kitaplar gelmiş olmasına rağmen, öğretmen gelmesine izin verilmiyor ve yerlerine çocuklarımızın eğitimi için yetersiz öğretmenler atanıyor. Kimliğimiz inkar ediliyor, müftülük makamımız halen daha tayin edilmiş müftüler tarafından işgal altında, cemaat seçimleri 1967’den beri yapılmıyor, eski ve yeni derneklerimizin isimlerinde „Türk“ kelimesi hatta „Azınlık“ kelimesi bulunduğu için örgütlenme hürriyetinden mahrum durumdayız. Tüm bunlara ilaveten nüfusu 150 bin civarında bulunan Azınlığımızın ülkemiz meclisinde tek bir siyasi temsilcisi dahi bulunmuyor. Şimdi diyeceksiniz ki bizim başkan ne anlatıyor ve İlhan Ahmet’in milletvekili olduğunu bilmiyormu? Evet İlhan Ahmet Azınlığımızın oyları ile meclise seçildi ve üç yıldan beri Azınlığımızın Yeni Demokrasi Partisi milletvekili olarak mecliste sesimizi duyurmaya gayret ediyor. Gayret ediyor ama unutulmamalıki, öncelikle partisini yani ilk sırada Yeni Demokrasi Partisi’ni ve ardından da ikinci sırada Azınlığımızı temsil ediyor. Demokrasinin beşiği ve nice ünlü bilim adamları yetiştirmiş olan ülkemize hiç yakışmayan bir uygulama yani bağımsızlara dahi %3 baraj uygulması 90’lı yıllardan bu yana yürürlükte. Düne kadar demokrasinin nasıl yazıldığını bile bilmeyen Romanya, bugün yeni bir Avrupa Birliği ülkesi olarak bırakın baraj engelini, sayısı ne kadar olursa olsun azınlıklara mecliste en azından 1 kontenjan milletvekilliği ayırıyor.

Azınlığımızın milletvekili, vali yardımcıları, belediye başkanları, azalar, dini liderlerimiz profesyonel olarak çalışıyorlar. Yerelde Azınlığımızın sorunlarını çözmek, ulusal alandada Azınlığımızın sorunlarını anlatıp çözüme yönelik destek bulmak amacıyla çabalıyorlar. İşleri tahmin edildiği gibi o kadarda kolay değil. Çünkü bir taraftan Azınlığımız insanları genişleyen bilgileri ile beklentileri karşılanmadığı zaman demokrasinin kuralı olan seçim yoluyla kendilerine tepkilerini gösterebiliyor, hem de aynı zamanda bu temsilcilerimiz çoğunluğun siyasi kurumlarını memnun etmeye ve çoğunluk ile azınlık arasında diyalog geliştirmeye çalışıyorlar.

Diğer taraftanda bizler, yani diasporada yaşayan Batı Trakya Türkleri, yıllardır yaşadığımız ülkelerde birinci kuşak dahil yeni nesiller, ülkemizde gördüğümüz, ne kadar az da olsa yaşadığımız usulsüzlükleri ve haksızlıkları yılın 11 ayı yaşadığımız yabancı bir ülkeye getiriyor ve karşılaştırıyoruz. Karşılaştırdığımızda da anlamakta gerçekten zorlanıyoruz. Ailemizle, arkadaşlarımızla, derneklerimizle ve Federasyonumuzla nedenini aramaya calışıyoruz. Çoğumuz kader deyip güncel hayata geçip yaşam mücadelesi ile meşgul oluyor. Bazılarımız da, yani biz yöneticiler yaşam mücadelemize ilaveten ailemizden zaman çalıp tüm bu haksızlıkların ortadan kalkması için kollarımızı sıvayıp firsat yaratarak bizimle mücadele edecek dost arıyoruz. Yunanistan’daki profesyonel çalışmalara karşılık hiç bir karşılık beklemeden yapıyoruz bunu.
Bizim, bu hislerimizi ve heyecanımızı, haksızlığın merkezi olan ülkemiz Yunanistan’a bilhassa da Batı Trakya’ya taşıyabilmemiz, tatilde olduğu gibi arabamızın camından yalnız pembe, mavi, kırmızı boyalı evleri değil, aynı zamanda evlerin içindeki mobilyaları, odaları görmemiz ve Batı Trakya’yı bu şekilde yaşamamız gerektiği kanaatindeyim. Bu sebeple ABTTF olarak Batı Trakya’nın bir parçası olduğumuzu asla aklımızdan çıkarmamalı ve Yunanistan’daki temsilimizi ve çalışmalarımızı arttırmalıyız.

Halit HABİPOĞLU
ABTTF Başkanı