ABTTF Başkanı: “Lozan Antlaşması ile teminat altına alınan ve 1923’ten 1977’ye kadar iyi işleyen eğitim özerkliğimizi tek taraflı yasa ve uygulamalarla ihlal ederek antlaşmaya uymayan ülkemizin ta kendisi! Ülkemiz eğitim özerkliğimizi iade etmesi halinde mevcut tüm sorunlar zaten kendiliğinden çözülecek.”
Doğu Makedonya-Trakya Eyaleti Eğitim Müdür Vekili Meri Kosmidu, Batı Trakya Türk toplumunun eğitimi hakkında Türkçe ve Yunanca dillerinde bir makale kaleme aldı.
Gündem gazetesinin haberine göre, “Azınlık eğitimi ile ilgili beş gerçek” başlıklı basına gönderdiği makalesinde Kosmidu, Batı Trakya bölgesinde faaliyet gösteren devlet ve azınlık okulları ile bu okullarda öğrenim gören öğrenci sayısı, kapatılan okullar konusu, devlet ve azınlık okullarındaki öğrenci ve derslik sayıları, azınlık okullarının giderleri ile taşımalı eğitim için devlet bütçesinden harcanan paralar konusuna değiniyor.
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Başkanı Halit Habip Oğlu (ABTTF), Batı Trakya Türk toplumunun eğitim özerkliğini yok sayan Kosmidu’nun tümüyle devletin resmi görüşünü yansıtan ve Türk toplumunun kurum ve kuruluşlarının eğitimle ilgili taleplerine hiçbir şekilde yer vermeyen makalesine doğrudan yanıt verdi.
Birinci gerçek: Kosmidu, Batı Trakya’da din ayrımı yapılmaksızın 15.250 öğrencinin öğrenim gördüğü 311 devlet ilkokulunun bulunduğunu, Lozan Antlaşması ve ilgili eğitim protokollerinin hükümleri çerçevesinde Rodop ilinde 47, İskeçe ilinde 34 ve Meriç ilinde 9 olmak üzere toplam 90 azınlık ilkokulunun faaliyette olduğunu ve bu ilkokullarda toplam 3.255 öğrencinin öğrenim gördüğünü ifade ediyor.
Habip Oğlu: “1923 Lozan Antlaşması uyarınca eğitim özerkliğine sahip olmamıza rağmen 1972 yılından itibaren tek taraflı yasa ve genelgelerle eğitim özerkliğimiz gasp edildi. 1977’ye kadar iki dilli okullarımızda Türkçe dersler için öğretmenlerin maaşı velilerin seçtiği encümen heyetleri tarafından ödeniyordu. Hatta ülkemizde askeri cuntanın iktidarda olduğu 1967-1974 arası dönemde bile bu böyleydi.”
İkinci gerçek: Kosmidu, Yunanistan’ın diğer kesimlerinde olduğu gibi Batı Trakya bölgesinde de nüfusun azalmakta olduğunu belirterek, buna bağlı olarak öğrenci sayısının da azalmakta olduğunu, öğrenci olmadan okulun da olamayacağını, dolayısıyla kritik sayılan öğrenci sayısının altında olan okulların gereken asgari öğrenci sayısına sahip olunabilmesi için birleştirildiğini kaydediyor.
Habip Oğlu: “Demografik gerileme sadece ülkemizde değil Avrupa Birliği üyesi diğer ülkeler ve komşu ülkelerde de görülen önemli bir sorun ancak Batı Trakya’da köylerimizdeki ilkokullarımızda öğrenci sayısının az olmasının ana nedeni buralardaki nüfusun azalması değil velilerin devlet okullarını tercih etmeleridir. Bu tercihin nedeni de özerk olan okullarımızın devletin kontrolüne geçmesi ile okullarımızdaki eğitim kalitesinin düşmesinden kaynaklanmaktadır.”
Üçüncü gerçek: Kosmidu, azınlık eğitiminin birçok ayrıcalığa sahip olduğunu, örneğin devlet okulları için okul faaliyetlerinin askıya alınma sınırının derslik başına bir öğretmen ve toplamda 15 öğrenci iken azınlık okulları için sınırın ise derslik başına iki öğretmen ve toplamda 9 öğrenci olduğunu not ederek, böylece birçok azınlık okulunun faaliyetlerine ara verilmesi gerekirken bu okulların hala faaliyette olduğunu iddia ediyor.
Habip Oğlu: “Evet, okullarımızda hem ana dilimiz hem de ülkemizin dilinde yani iki dilli eğitim verilmesi gibi azınlık eğitimi birçok ayrıcalığa sahip. Şayet ülkemiz eğitim özerkliğimizi iade etmiş olsaydı okullarımızdaki öğrenci sayısı ve dolayısıyla derslik sayısı artacaktı.”
Dördüncü gerçek: Kosmidu, azınlık okullarına ayrıcalıklı muamele yapılması nedeniyle 2023 yılında 19 devlet okulunun faaliyetleri askıya alınırken aynı dönemde yalnızca 9 azınlık okulunun faaliyetlerinin askıya alındığını belirterek, (Batı) Trakya’daki azınlık okullarının %70’inin küçük azınlık okulu, devlet okullarının ise sadece %7’sinin küçük devlet okulu olduğunu ifade ediyor.
Habip Oğlu: “Eğitim özerkliğimizin gasp edildiği ve okullarımızın devletin kontrolüne geçtiği 1977 yılından beri köylerimizdeki ilkokullarımızda öğrenci sayısı sürekli düşmekte. Bundan başka nüfusun çoğunluğunu oluşturduğumuz Rodop ilinde ve nüfusun yaklaşık yarısını oluşturduğumuz İskeçe ilinde tek bir Türk anaokulu bulunmuyor. Bu iki ilin her birindeki devlet anaokulu sayısı ise 141. Yine Rodop ilinde 25, İskeçe ilinde 32 devlet ortaokulu ve lisesine karşılık bu iki ilde sadece birer tane Türk azınlık ortaokulu ve lisesi var. Bölgemiz genelinde 2003 yılında 226 ilkokulumuz varken 2023-2024 eğitim ve öğretim yılında bu sayı 90’a düşmüş durumda. Devlet yıllardır dile getirdiğimiz haklı talebimizi duyup eğitim özerkliğimizi iade etmiş olsaydı okullarımızdaki derslikler dolar, bu iki ildeki nüfus oranı ile doğru orantılı olarak okullarımız devlet okullarından daha fazla olurdu.”
Beşinci gerçek: Kosmidu, Yunan devletinin azınlığa mensup öğrencilerin taşıma masraflarını ve azınlık okullarının temizlik dahil işletme masraflarını tümüyle üstlendiğini ancak bu finansmanın üyeleri öğrenci velileri olan ve yine onlar tarafından seçilen ilgili encümen heyetleri tarafından yönetildiğini not ederek, bu durumun azınlık okullarının donanımı üzerinde de açık bir etkisinin olduğunu ve sonuçta bazı azınlık okullarını donanım açısından devlet okullarından daha üstün kıldığını ileri sürüyor. Yunanistan’ın Lozan Antlaşması’na ve eğitim protokollerine tam saygıyla uyduğunu ve azınlık eğitimi için azınlığın hak ettiği etkileyici derecede ayrıcalıklı bir destek çerçevesi oluşturduğunu iddia eden Kosmidu, ister devlet okulunda ister azınlık okulunda olsun tüm çocuklara beceri ve yeteneklerini geliştirebilecekleri için en iyi ortamı sunmak zorunda olduklarını ifade ediyor.
Habip Oğlu: “Kosmidu’nun ilkokullarımızın donanımını devlet okullarınınkiyle karşılaştırması tümüyle abes ve mantık dışı. Lozan Antlaşması ile teminat altına alınan ve 1923’ten 1977’ye kadar iyi işleyen eğitim özerkliğimizi tek taraflı yasa ve uygulamalarla ihlal ederek antlaşmaya uymayan ülkemizin ta kendisi! Ülkemiz eğitim özerkliğimizi iade etmesi halinde mevcut tüm sorunlar zaten kendiliğinden çözülecek. Kosmidu, önemli olanın sadece çocuklar ve onların geleceği olduğunu ve öğrencilerin kimliğine saygı duyulması gerektiğini söylüyor. Kosmidu’dan bunu makam sahibi olarak sözde değil uygulamada göstermesini bekliyor, öğrencilerin kimliğine tam saygının gösterildiği, iki dilli eğitimin mükemmel şekilde uygulandığı Almanya-Danimarka sınır bölgesindeki azınlık eğitim modelini iyi örnek olarak incelemesini kendisine tavsiye ediyoruz."
*Fotoğraf/Kaynak: www.gundemgazetesi.com