ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

AP Milletvekili François Alfonsi Arritti dergisine Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunlarını yazdı

16.11.2012
Avrupa Parlamentosu Milletvekili ve AP Geleneksel Azınlıklar, Ulusal Topluluklar ve Diller Intergrubu Eş Başkanı François Alfonsi(Fransa)’nin “Trakya Türk Azınlığı, Avrupa’nın en çok ayrımcılığa uğrayan azınlığı” başlıklı bir yazısı Arritti dergisinde yayınlandı. Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu(ABTTF) ve Dostluk,Eşitlik, Barış(DEB) Partisi ortaklığında düzenlenen keşif ziyareti çerçevesinde François Alfonsi, 17 Ekim 2012 tarihinde Batı Trakya’yı ziyaret etmiş, azınlık ile görüşmüştü.

Batı Trakya’nın kaderi I. Dünya Savaşı ile belirlendi

Batı Yunanistan’daki, Trakya’daki Türk azınlığın Orta Çağ ile Osmanlı İmparatorluğu ve diğer dönemlerden bu yana fırtınalı bir tarihin karmaşık bir ürünü olan halklardan biri olduğunu, geçmişin mirasçısı olduğunu söyleyen Alfonsi, I.Dünya Savaşı’nın Batı Trakya’nın kaderini oluşturduğunu, 1923 Lozan Antlaşması ile Batı Trakya Türk Azınlığı’nın Yunanistan’a bırakıldığını belirtti. Batı Trakya’da kültürel ve dini olarak karışık nüfusun Kuzey İrlanda’da Katolik ve Protestanların aynı bölgede birlikte ancak bu iki grubun ayrışmış olduğunu söyleyen Alfonsi, bu iki grup arasında evliliğin de çok seyrek olduğunu belirtti.

Yunanistan, Çin’in Tibet’e yaptığı gibi halkın seçtiği dini liderleri yasa dışı ilan etti

Türk toplumunda cemaat tarafından seçilen Müftünün en yüksek otoriteyi oluşturduğunu, geleneksel evlilik, boşanma ve miras konularını düzenlediğini söyleyen Alfonsi, 1986 yılında Çin’in Tibet’te yaptığı gibi Yunanistan’ın yeni seçilmiş müftüyü yaşadışı ilan ederek “resmi müftüler” yoluna gittiğini ve Türk toplumunu da bu müftülerin peşinden gitmeye zorladığını belirtti. Alfonsi, seçilmiş Müftü İbrahim Şerif’in “mevkiyi gaspetme” suçu ile hapis cezasına dahi çarptırıldığı ifade etti.

İsminde “Türk” kelimesi geçen dernekler “kamu düzenini ihlal ettiği” gerekçesi ile kapatıldı

Yunan devletinin Trakya’daki Türk azınlığın kimliğini reddettiğini söyleyen Alfonsi, isminde “Türk” kelimesi geçen derneklerin “ulusal bütünlüğü” etkilediği gerekçesi ile kanunsuz ilan edildiğini söyledi. Diğer pekçoğu gibi “İskeçe Türk Birliği”nin 1983 yılında isminin “kamu düzenini ihlal ettiği” gerekçesi ile kapatıldığını belirten Alfonsi, Yunanistan’ın bu yüzden 27 Mart 2008 tarihli kararda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından kınandığını söyledi. Ancak bu kararın Yunan hükümetini isminde “Türk” veya “Türk azınlık” kelimesi olan dernekleri kayıt etmemekte ısrar etmekten alıkoyamadığını söyleyen Alfonsi, Türkçe yer isimlerinden bahsetmenin dahi yasaklandığını, çoğunluk olarak Türk nüfusa sahip Gümülcine’nin Yunan ismi olan Komotini olarak kullanıldığını belirtti. durumun aslında 1970’lerde tırmanışa geçen Kıbrıs sorunu ile birlikte Yunan-Türk anlaşmazlığından kaynakladığını, “düşman ile bağlantılı” oldukları iddiası ile Yunanistan’ın sistemik bir yasaklama sürecine gittiği söyleyen Alfonsi, 1980’lere kadar azınlığın traktör dahil sürücü ehliyeti dahi almasına izin verilmediğini yazdı. Alfonsi, tüm bunların Thatcher döneminde en kötü yıllarını yaşayan Kuzey İrlanda’daki Katoliklerin durumunu çağrıştırdığını belirtti.

Azınlığın karizmatik liderinin kurduğu DEB partisi zorluklarla mücadelesine devam ediyor

1991 yılında haklarını savunmak üzere büyük bir siyasi hareketi yaratıldığını söyleyen Alfonsi, bu hareketin karizmatik lideri Ahmet Sadık(Sadık Ahmet)’in bağımsız bir milletvekili olarak seçildikten sonra 1999(1995) yılında şüpheli bir trafik kazasında yaşamını yitirdiğini belirtti. Sadık Ahmet’in kurduğu partinin, Dostluk, Eşitlik, Barış(DEB) Partisi’nin zorluklar içerisinde mücadelesine devam ettiğini belirten Alfonsi, seçim yasasının değiştirildiğini böylelikle Türk toplumunun seçim barajını aşmasının engellendiğini ifade etti. Yunan aşırı sağının yükselişe geçtiğini söyleyen Alfonsi, hükümetin görmezden gelen tutumu ile aşırı sağın azınlığa karşı tacizde bulunduğu belirtti.

Yunan devleti nitelikli olmayan öğretmenler atayarak azınlık sistemini sabote ediyor

Alfonsi, temel olarak Almanya merkezli çok aktif diasporanın desteği ile azınlığın örgütlenme ve harekete geçme düzeyinin olağanüstü olduğunu söyleyen yoğun bir dernekleşme ağına sahip olduğunu belirtti. 1923 Anlaşması ile oluşturulan eğitim sisteminin devam ettiğini belirten Alfonsi, Yunan devletinin neredeyse Türkçe konuşamayan yetersiz öğretmenler atayarak okulu sabote ettiğini söyledi. Eğitim kanunu ile küçükler için eğitimin zorunlu hale getirildiğini ancak 1923 Lozan Anlaşması’nda öngörülmediği için bu değişikliğin azınlık okul sisteminde yapılmadığını söyleyen Alfonsi, çocukların Yunanca olan anaokullarına gönderilmek zorunda bırakıldığını belirtti.

Lozan’dan 90 yıl sonra Türk azınlık Avrupa’nın en çok ayrımcılığa uğramış azınlığı haline geldi

Alfonsi, Yunanistan’ın Avrupa Birliği’ne üye bir ülke olduğunu hatırlatan Alfonsi, ve çoğunlukla Almanya’da sürgün olarak yaşayanlar ile birlikte 200.00 nüfuslu Batı Trakya Türk Azınlığı’nın haklarını savunacakları bir kurum olmadığını söyledi. Alfonsi, Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından 90 yıl sonra Batı Trakya Türk Azınlığı’nın kendi yaşadığı topraklarda Avrupa’nın en çok ayrımcılığa uğramış bir azınlık haline dönüştüğünü belirtti. Alfonsi, AİHM’nin Yunan devletini kınayan bir kararı olmasına rağmen azınlıkların haklarını garanti altına alan Avrupa Anlaşması’nın sert tutumları engelleyecek kadar yeterli olmadığını ifade etti.

Batı Trakya Türk Azınlığı’nın Avrupa vatandaşı olduğunun altını çizen Alfonsi, Avrupa’dan kendi vatandaşlarını Yunanistan’ın ihlallerinden korumasını istedi. Alfonsi, Avrupa’nın Yunanistan’ın AİHM kararlarının ötesinde azınlığın haklarını tanıması için Yunan hükümetini zorlayan gerçek bir destek vermesi çağrısında bulundu.
GALERİ