ABTTF Başkanı: “Araştırmanın da ortaya koyduğu üzere yaşadığımız Almanya’da son yıllarda artan yoksulluk aşırı sağdaki siyasi partilerin güçlenmesine yol açarken, bu durum ülkede demokrasi ve demokratik kurumlar için ciddi tehdit arz ediyor. Aşırı sağcı ve popülist AfD Partisi örneğinde bunu açıkça görüyoruz.”
Almanya’nın Münih şehrinde yerleşik ekonomi politikası alanında araştırmalar yapan Ifo Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmaya göre, bir bölgede daha fazla yoksulluk riski ülkede aşırı sağcılara daha fazla oy verilmesine yol açıyor.
Araştırmanın sonuçlarına göre, Almanya’da yoksulluk sınırının altındaki hanelerin oranındaki yüzde 1’lik artış Alman Federal Meclisi seçimlerinde aşırı sağcı partilerin oy oranına yüzde 0,5’lik oy artışı olarak yansıyor.
1998 ile 2017 arasında Almanya’daki yoksul hanelerin oranının yüzde 1,9 arttığına işaret edilen araştırmada, söz konusu yıllar arasında Alman Federal Meclisi seçimlerine katılan tüm milliyetçi veya aşırı sağcı partiler dahil edildi.
Bir bölgede ülke genelindeki ortalama gelir düzeyinin gerisinde kalan hanelerin sayısının artması yerel bazda demokrasi düşmanı ve milliyetçi akımlara zemin oluşturabildiğine dikkat çeken Ifo Enstitüsü, popülizmle mücadele için ülkedeki ekonomik sorunların çözülmesi gerektiğini, özellikle zayıf yapılı bölgelerde etkili bir altyapı ve ekonomi politikasının önem taşıdığını kaydediyor.
Araştırmada, yoksullaşmanın etkilerinin Almanya’nın doğu eyaletlerinde batıdakilerden daha güçlü bir şekilde kendini gösterdiğine işaret edilerek, tüm gelir gruplarında aşırı sağa verilen oyların arttığı, en yüksek artışın ise en alttaki yüzde 40’lık gelir grubunda olduğu belirtiliyor.
Konuyla ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “Araştırmanın da ortaya koyduğu üzere yaşadığımız Almanya’da son yıllarda artan yoksulluk aşırı sağdaki siyasi partilerin güçlenmesine yol açarken, bu durum ülkede demokrasi ve demokratik kurumlar için ciddi tehdit arz ediyor. Aşırı sağcı ve popülist AfD Partisi örneğinde bunu açıkça görüyoruz. Öte yandan Almanya’da artık dördüncü ve beşinci kuşak olan göçmen kökenliler ile sığınmacılara yönelik ayrımcılık ve ırkçılık da ciddi bir sorun olmayı sürdürmekte. Alman hükümeti, doğru siyasi ve ekonomik politikalarla ülkede daha fazla yoksulluk riskini bertaraf etmeli, elindeki tüm demokratik imkanları kullanarak ülkeyi geçmişte büyük yıkıma uğratan demokrasi düşmanı aşırı sağcı ideolojiyle mücadelede taviz vermemelidir.” dedi.
*Fotoğraf: www.anadoluimages.com