Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) İnsani Boyut Toplantısı 19-30 Eylül tarihleri arasında bu yıl da Polonya'nın başkenti Varşova'da gerçekleşti. AGİT'e üye 55 ülke temsilcilerinin katıldığı toplantıda, bu yıl sivil toplum örgütlerinin etkin faaliyetleri dikkat çekti.
Toplantıya 60'a yakın sivil toplum kuruluşu katıldı.
Bu tür toplantılarda STK'ların rolü çok büyüktür. Çünkü sivil toplum örgütleri yaşadıkları ülkelerdeki insan ve azınlık hakları ihlallerini dile getiren konuşmalar yapıyor. Doğal olarak devlet temsilcileri de cevap hakkını kullanarak genellikle yazılı, zaman zaman da sözlü olarak cevaplar veriyor. Beş dilde simultane tercüme edilen konuşmaların tümü kaydediliyor. Yazılı olarak verilen konuşmalar da AGİT'in internet sayfasında yayınlanıyor. Toplantı boyunca yapılan bütün konuşmaların değerlendirilmesi AGİT sekreteryası tarafından yapılıyor ve rapor şeklinde üye ülke temsilcilerine ulaştırılıyor. Gayet tabii ki bu raporda öneriler ve tavsiyeler bölümü de yer almaktadır. AGİT raporundaki tavsiyelere ve önerilere üye ülkelerin ne kadar uyup uymadığı ise bir sonraki toplantının bir bölümünde değerlendiriliyor.
Diplomasi kazanının kaynadığı bu toplantıda Batı Trakya Müslüman Türklerinin sorunları da dile getirildi. Toplantının ilk haftasında Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu temsilcisi, iki konuşma yaptı üç de metin sundu. Federasyon temsilcisinin sunduğu konuşma metinlerine Yunan delegasyonu yazılı cevap verdi. Konu ile ilgili haberi geçen haftaki sayımızda okudunuz.
Toplantının ikinci haftasında görüşülen "Ulusal Azınlıklar" oturumuna B.T.A.Y.T.D. adına arkadaşlarımla birlikte ben de katıldım ve B.T.A.Y.T.D adına bir konuşma yaptım. AGİT'teki konuşma metni ve temaslarımızla ilgili geniş haberi bu sayımızda yayınlıyoruz. Onun için bu konuda daha fazla detaya inmeye gerek duymuyorum.
Sizinle paylaşmak istediğim perde arkasında gelişen bazı olaylardır.
Bu tür toplatılarda normalde bir konuşmacıya 7 dakika süre tanınır. Bu toplantıda 5 dakikaya indirildi. Daha sonra 3, en son da 2 dakikaya indirildi. Hatta "Ulusal Azınlıklar" oturumunda konuşmacılar listesindeki 45 sivil toplum örgütünden 24'ü konuşamadı. Daha sonra ABD delegasyonu ve sivil toplum örgütlerinin baskısı ile toplantı yarım saat uzatıldı ve herkes sorununu dile getirebildi. Ancak, sivil toplum örgütlerine konuşma süresinin bazı devlet temsilcilerinin baskısı sonucu azaltıldığı, koridorlarda konuşulan konular arasında yer aldı. Anlaşılan bazı ülkeler STK'ların konuşmalarından çok rahatsız olmuş.
Doğaldır. Çünkü STK'lar konuşmalarıyla maskelerini düşürüyor, yalanlarını ortaya çıkarıyor.
"Makedon" azınlığın kurduğu Gökkuşağı "Rainbow" partisinin temsilcisi Pavle Voskopulos ile Yunanistan'ın AGİT daimi temsilcisi olan Büyükelçi arasında kafeteryada geçen sözlü düello ise çok garip. Toplantı bitiminde kafeteryaya giden Pavle orada Yunan delegasyonu ile karşılaşır. Pavle elini uzatarak kendisini tanıtır. Büyükelçinin ilk sorduğu soru ise "Ne kadar ödendiniz de geldiniz" olur. Ve düello şöyle devam eder.
Pavle: Biz elimizi cebimize koyarak buraya geliyoruz. Size yakıştıramadım. Toplantıda verdiğiniz yanıt da beni şaşırttı. Siz bizim varlığımızı inkar etseniz bile bakın işte karşınızdayım.
Büyükelçi: Truva atını memleketimize getireceğimizi mi sanıyorsun?
Pavle: Arnavutluktaki Yunan Azınlık Truva Atı mı?
Büyükelçi: Memleketimizi beğenmiyorsanız o zaman çekin gidin buradan.
Pavle: Bana burada söylediklerinizi resmi toplantıda söyleseydiniz. Size yakıştıramadım. Beni yıllar öncesine götürdünüz. Ben de bu konularda yol alındığını sanmıştım. Meğerse yanılmışım.
Evet bu düelloya şahit olmadım. Sonradan Pavle anlattı.
Sayın Büyükelçi'nin Pavle'ye verdiği cevaplar doğrusu beni de yıllar öncesine götürdü.
Demek ki etnik azınlıklara mensup kişileri Yunanistan'dan kovma politikası tamamen zihinlerden silinmemiş.
Anlaşılan Volkan dağı her an patlamaya yine hazır.
Ters Açı
