ABTTF Başkanı: “Kendi ülkesinde yıllardır sistematik ayrımcılık yaşayan toplumumuzun Türk kimliği ve varlığı devlet rafından reddedilmekte, bunun sonucu olarak ‘Türk’ isimli derneklerimizin kaydı yapılmamaktadır. Ülkemizden bizleri bir tehdit ve tehlike unsuru olarak görmekten ve göstermekten vazgeçmesini ve haklarımıza tam saygı göstererek sorunlarımızın çözümü için bizlerle doğrudan diyalog kurmasını talep ediyoruz.”
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 1966 yılında aldığı kararla 21 Mart’ı Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Günü ilan etti. Dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanan 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Günü’nün bu yılki teması “Tanınma, Adalet ve Kalkınmanın On Yılı: Afrika Kökenli İnsanlar için Uluslararası On Yılın Uygulanması”.
BM, ırk ayrımcılığı ile kölelik ve sömürgeciliğin mirasının hayatları mahvetmeye ve fırsatları kısıtlamaya devam ederek milyarlarca insanın insan hak ve özgürlüklerinden tam olarak yararlanmasını engellediğine dikkat çekerek, Amerika kıtasında kendilerini Afrika kökenli olarak tanımlayan yaklaşık 200 milyon insanın yaşadığını, yine milyonlarca kişinin de Afrika kıtası dışında, dünyanın başka yerlerinde yaşadığını not ediyor.
BM Genel Sekreteri António Guterres, 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, ırkçılığın dünyanın dört bir yanındaki ülkeleri ve toplumları etkileyen bir kötülük, sömürgecilik ve köleleştirmenin yerleşik bir mirası olduğunun altını çizerek, bunun sonuçlarının yıkıcı olduğunu, hakların ihlal edildiğini, canların yok edildiğini kaydetti. Afrika kökenli insanların sistematik ve kurumsallaşmış ırkçılığın benzersiz bir tarihiyle ve bugün derin zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirterek, hükümetlerin Afrika kökenli insanlara karşı ırkçılığın ortadan kaldırılmasına yönelik politikalar uygulaması ve önlemler alması gerektiğini ifade etti.
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “Dünya genelinde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı maalesef artarak devam ederken özellikle Avrupa’da aşırı sağ ve popülist partiler siyasette daha da güç kazanmaktalar. Ülkemiz Yunanistan’da da Batı Trakya Türk toplumu geçmişte olduğu gibi bugün de ırkçı ve ayrımcı söylem ve uygulamalara maruz kalmakta, siyaset ve ana akım medyada tehdit ve tehlike olarak gösterilmektedir. Kendi ülkesinde yıllardır sistematik ayrımcılık yaşayan toplumumuzun Türk kimliği ve varlığı devlet rafından reddedilmekte, bunun sonucu olarak ‘Türk’ isimli derneklerimizin kaydı yapılmamaktadır. Ülkemizde geçen yıl yapılan son genel seçimler öncesi ve sonrasında toplumumuz, siyaset ve medyada doğrudan hedef gösterilmiş, toplumumuz mensubu seçmenlere aba altından sopa gösterilerek hür iradesi yok sayılmıştır. Ülkemizden bizleri bir tehdit ve tehlike unsuru olarak görmekten ve göstermekten vazgeçmesini ve haklarımıza tam saygı göstererek sorunlarımızın çözümü için bizlerle doğrudan diyalog kurmasını talep ediyoruz.” açıklamasında bulundu.