ABTTF Başkanı: “1990’larda doğrudan Türkleri hedef alan aşırı sağcı şiddet sonucu Kasım 1992’de Mölln’de ve Mayıs 1993’te Solingen’de Türk ailelerin yaşadığı evler Neonaziler tarafından kundaklanırken aralarında çocukların da bulunduğu masum insanlar yanarak can vermişti. Federal İçişleri Bakanı’nın da altını çizdiği üzere ülke demokrasisi için on yıllardır en büyük tehdit olmayı sürdüren aşırı sağ ve ırkçılığa karşı Alman makamları en sert önlemleri almalı, bu tür ırkçı saldırıların bir daha yaşanmaması için her türlü çabayı göstermelidir.”
Federal Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, aşırı sağın ülke demokrasisi için en büyük tehdit olduğunu kaydetti.
30 yıl önce Rostock kentinde sığınmacıların kaldığı binaya yapılan ırkçı saldırıların yıl dönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada Faeser, yaşananların savaş sonrası Almanya tarihinin en korkunç ırkçı saldırılarından biri olduğunu vurguladı.
Rostock şehrinin Lichtenhagen semtinde sığınmacıların ve Vietnamlı sözleşmeli işçilerin kaldığı ve “Ayçiçeği Evi” olarak bilinen binaya 22-26 Ağustos 1992 tarihlerinde aşırı sağcılar tarafından molotofkokteyli ve taşla saldırı düzenlenmiş, bina kundaklanmaya çalışılmıştı.
Polisin etkisiz kaldığı saldırılarda, olay yerinde bulunan binlerce kişi saldırganları engellemek yerine onları alkışlamış yüzlerce saldırgandan sadece 3’üne hapis cezası verilmişti.
Konuyla ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “1992 yılında Rostock’ta yaşanan ırkçı saldırılar Almanya’nın demokrasi tarihinin en büyük kara lekelerinden biri olarak karşımızda durmakta. 1990’larda doğrudan Türkleri hedef alan aşırı sağcı şiddet sonucu Kasım 1992’de Mölln’de ve Mayıs 1993’te Solingen’de Türk ailelerin yaşadığı evler Neonaziler tarafından kundaklanırken aralarında çocukların da bulunduğu masum insanlar yanarak can vermişti. 2000-2007 yılları arasında ise sekizi Türk, biri Yunan ve biri de Alman polis memuru olmak üzere toplam on kişi aşırı sağcı “Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU)” isimli örgüt tarafından öldürülmüş, en son 2020’de Hanau’da ırkçı saldırıda aralarında Türklerin de bulunduğu dokuz kişi hayatını kaybetmişti. Federal İçişleri Bakanı’nın da altını çizdiği üzere ülke demokrasisi için on yıllardır en büyük tehdit olmayı sürdüren aşırı sağ ve ırkçılığa karşı Alman makamları en sert önlemleri almalı, bu tür ırkçı saldırıların bir daha yaşanmaması için her türlü çabayı göstermelidir.” dedi.
