ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Yunanistan BM Daimi Temsilciliği ABTTF’nin sunduğu yazılı bildiriye cevap verdi

19.11.2008
24 Eylül 2008 tarihinde Yunanistan’ın Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği, İnsan Hakları Yüksek Komiseri Ofisi’ne İnsan Hakları Konseyi 9. Oturumu’nda Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu’nun (ABTTF) “Viyana Deklarasyonu’nun Takip Edilmesi ve Uygulanması ve Eylem Programı” gündem maddesi ile sunduğu “Anadilde Eğitim Hakkı: Anaokullarında İki Dilli Eğitim“ başlıklı yazılı bildirisine mektup ile cevap verdi.

ABTTF’nin sunduğu yazılı bildirinin ardından yaklaşık bir ay sonra Yunan Hükümeti adına cevap veren Yunanistan BM Cenevre Daimi Temsilciliği, Batı Trakya Türk Azınlığı yerine “Trakya’daki Müslüman azınlık” ifadesini kullanıyor. Buna göre Yunan Hükümeti adına Daimi Temsilcilik, “1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ile yönetilen Müslüman azınlık üyelerinin kanun önünde eşitlik ve medeni haklar temelinde ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde Yunan anayasası tarafından garanti altına alınan ve BM insan hakları sözleşmelerinin yanısıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Avrupa Birliği’nin değerleri ile uyumlu şekilde dini inançları dikkate alınmaksızın diğer Yunan vatandaşları ile aynı hak ve yükümlülüklere sahip olduklarını” ifade ediyor. Bu anlamda mektupta “Trakya’da 200’den fazla azınlık ilkokuluna sahip olan Müslüman azınlığın eğitim alanında geniş bir yelpazede haklardan yararlandıkları” belirtilirken “2006 yılında Trakya’daki bir dizi devlet okulunda Türkçe dersi uygulamasının başlatılmasının azınlıkların yaşadıkları ülke ile bütünleşmeleri için sine qua non (olmazsa olmaz)” olduğu ifade ediliyor.

ABTTF’nin İnsan Hakları Konseyi 9. Oturumu’nda 3518/2006 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinin ardından ortaya çıkan Azınlık anaokulları sorunu ile ilgili sunduğu yazılı bildirisine cevaben Yunanistan, İnsan Hakları Yüksek Komiseri Ofisi’ne sunduğu mektubunda “anaokulların ilkokula geçiş için önhazırlık olduğunu, dolayısıyla Yunanca ya da başka dilde ders kitabı ya da müfredatın olmadığı”nı öne sürüyor. Devamında Yunan Hükümeti, “Müslümanların çoğunlukla yaşadığı yerlerde bulunan anaokullarda Müslüman anaokul öğretmenlerinin görev yapmasını teşvik ettiğini” ancak “üniversite mezunu Müslüman anaokulu öğretmenlerinin sayısının 10’u geçmediği”ni ifade ediyor.

Yunan Hükümeti, anaokulları sorununu çözmeye çalışmak yerine “Müslüman Azınlık’ın uyumu sorunu” olduğu iddiasını güçlendirmek istiyor

Yunan Hükümeti, “ABTTF’nin sunduğu yazılı bildirinin aksine Milli Eğitim Bakanlığı azınlık eğitiminde en önemli problemin anaokullar değil Müslüman öğrencilerin Yunan toplumu ile çok düşük düzeyde bütünleşmesi sorunu” olduğunu iddia ediyor. Cevap mektubunda, “üniversitelerde uygulanan binde 5 kotasına ve Trakya’da bulunan 200 azınlık okulunda eğitim kalitesinin iyileştirilmesi için son on yılda harcanan 21 milyon avroya rağmen Yunan dili bilgisi eksikliği nedeni ile Müslüman öğrencilerin en yüksek ilkokul ve ortaokul terketme oranına sahip oldukları” ifade ediliyor.

Yunan Hükümeti adına sunulan mektupta dikkat çeken asıl nokta ise Yunanistan ile Türkiye arasında imzalanan “1923 Lozan Antlaşması ve 1951 tarihli Kültür Antlaşması’nı 21. yüzyılda insan hakları alanında yaşanan gelişmelerin antlaşmaların kapsamının ötesine geçmiş gibi görünmesine rağmen Yunanistan’ın adı geçen antlaşmaları uygulamaya devam ettiğini” ifade etmesidir. Bu anlamda Yunan Hükümeti, Azınlık eğitiminde yaşanan kötüleşmenin sorumlusunun 1951 Kültür Antlaşması olduğunu”, bu nedenle “devlet okullarında eğitim görmeyi tercih eden Müslüman azınlık üyelerinin her yıl geometrik bir ilerleme gösterdiğini” belirtiyor.

ABTTF’nin yazılı bildirisine cevaben sunulan mektupta “kültürel çeşitliliğe saygı ve çokdillilik prensiplerinin Avrupa Birliği politikası ve uygulamaları ile örtüşen bir değer ve sorumluluk olduğunu paylaşan” Yunan Hükümeti, Yunanistan’ın “kültürlerarası bir okul sistemini savunduğunu ancak farklı dil ve kültüre saygının kimi zaman yüceltilen ya da uygun şartlarda kullanılan bir sav olmak yerine yaşamın bir parçası olduğunu” ifade ederek üstü örtülü bir şekilde Batı Trakya Türk Azınlığı adına demokratik hak ve özgürlükler mücadelesi veren ABTTF’nin samimiyetinden şüphe duyduğunu ima ediyor.

BM Daimi Temsilciliği’nin sunduğu yazılı mektupta asıl endişe verici ve üzücü olan nokta ise “Müslüman azınlık içerisinde Türkçe konuşmayan Müslüman azınlık üyelerine ayrımcılık uygulayan Trakya’daki Müslüman nüfusun büyük çoğunluğunu elinde bulunduran Türk etnik kimliğe sahip olanlar tarafından uygulanan zorunlu “yeni çevrelerine uyum sağlama” taktiklerinden endişe duyduklarını” ifadeleri olmuştur. Batı Trakya Türk Azınlığı’nı zan altında bırakan bir üslup ile kaleme alınan mektupta Yunan Hükümeti adına Daimi Temsilcilik, “Müslüman köylerindeki kırsal-sosyal zeminde psikolojik baskı nedeniyle sistemin aşırı unsuru olan Kuran okullarına geniş kitleler halinde katılımın gerçekleştiğini ancak bu durumun azınlık okullarında sistemik yetersizliğe ve etnik-dini bir eğilimi artırarak Trakya’daki azınlığı ve bütün olarak toplumun yabancılaşmasına yol açtığını” iddia ediyor. Dahası Yunan Hükümeti adına sunulan mektupta “Kuran okullarının” azınlık mensubu genç nesli yaşamlarının ilk aşamasında ülkelerinin sosyal ana eksenine yabancılaştırdığı ve toplumun diğer kesimine ait değerlere karşı olarak dönüştürdüğü iddia ediliyor. Müslüman Türk Azınlık içerisinde bir çeşit ayrıştırma yapılarak Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı çocukları arasında medreselerde dini ağırlıklı bir eğitim alanların gelecekte aşırı dinci bir eğilim göstererek Yunan toplumuna karşı bir tutum geliştirecekleri savının genelleştirme yapılarak “gerçek” olarak gösterilmesi ülkemiz Yunanistan’da çoğunluk ile yıllardır uyum içerisinde yaşayan Azınlığımızın “ötekileştirilerek” bir tehdit olarak algılandığını açıkça göstermektedir.

ABTTF’nin Batı Trakya Türk Azınlığı’nın anaokullar sorunu ile sunduğu yazılı bildiriye cevaben Yunanistan BM Daimi Cenevre Temsilciliği’nin sunduğu mektupta üzücü olan olan ise Yunanistan’ın ülkesinde Türk Azınlık’ın anaokullar sorunu ile ilgili sıkıntılarını çözümlemek için çaba göstereceğini ifade etmek yerine Lozan Antlaşması’nın 38. Maddesine istinaden Türkiye’de yaşayan Müslüman olmayan azınlıkların haklarının korunması sorunu konusunda Türkiye’de Yunan azınlık nüfusunun problem yaşadığı iddiasını gündeme taşıyarak mevcut sorunun üstünü örtmeye çalışmasıdır.

Yunanistan BM Daimi Cenevre Temsilciliği’nin sunduğu mektubun tam metnine buradan ulaşılabilir.

Konu ile ilgili açıklama yapan ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu, “ABTTF’nin Eylül 2008 tarihinde İnsan Hakları Konseyi’nin 9.Oturumu’nda sunduğu yazılı bildirinin ardından Yunan Hükümeti adına BM Daimi Temsilcilik tarafından İnsan Hakları Yüksek Komiseri Ofisi’ne yaklaşık bir ay sonra yazılı bir cevap sunma ihtiyacı duyulması ABTTF’nin amacına ulaştığını açıkça kanıtlamaktadır. Yaklaşık iki yıldır devam eden anaokullar sorunu ile ilgili olarak Yunan Hükümeti’nin gösterdiği kayıtsızlık devam ederken sorunun ABTTF tarafından BM zeminine taşınması Yunan Hükümeti’ni rahatsız etmiş görünmektedir. Bizler sorunlarımızın ülkemiz sınırları içerisinde Yunan devleti ve hükümeti ile diyalog temelinde çözümlenmesinden yana olduğumuzu pekçok kez dile getirdik. Ancak Yunan Hükümeti’nin Azınlık ile diyalog kurmak yerine bizleri Yunan toplumunun zenginlik unsuru yerine tehdit olarak algılama sorunu Daimi Temsilcilik tarafından mektuptan açıkça anlaşılacağı gibi “ötekileştirme” sürecinin bir parçası olarak dışlanmayı beraberinde getirmiştir. İki dilli azınlık anaokulları talebimizi dile getirdiğimiz yazılı bildirimize cevaben sunulan mektupta anaokullar sorunu tartışılmak yerine eğitim alanında sahip olduğumuz özerk yapı Azınlık okul sisteminin düşük eğitim kalitesinin sorumlusu olarak gösterilmeye çalışılmıştır. ABTTF olarak sunduğumuz yazılı bildiride evrensel anlamda çocukların eğitim hakkının korunması gerektiğini, dolayısıyla “çocuk”un öncelikli bir konuma sahip olduğu bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini dile getirdik. Ancak Yunan Hükümeti adına verilen cevapta böylesi bir tutumun izleri görülmemektedir” şeklinde konuştu.
GALERİ