ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Alvaro Gil-Robles´e Kınama

12.04.2006
Nisan ayı itibariyle 7 yıldır sürdürmekte olduğu Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği görevini İsveçli Thomas Hammarberg´e devreden Alvaro Gil-Robles´e görev süresinin dolmasından hemen önce hazırladığı Yunanistan raporunun Batı Trakya Türklerine ilişkin bölümündeki eksik ve yanlışlar nedeniyle Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu´ndan (ABTTF) tepki geldi.

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu adına rapora ilişkin bir açıklama yayımlayan başkan Halit Habipoğlu, rapordaki eksik ve yanlıs bilgilerden duydukları rahatsızlığı dile getirdi. Komiserin 2002 yılında hazırladığı yüzeysel rapora nazaran daha fazla bilgi içeren raporun,ülkedeki Türk azınlığa ilişkin bölümünde Yunanistan´ın resmi tezlerinin aynen kabul edilmesi ve bunların gerçekliğinin sınanmasına girişilmemesi eleştirildi.

Türk değil „Türkçe Konuşanlar“!

Yunanistan´ın son yıllarda izlediği politika ile azınlığın tek parça olmayıp, birbirinden farklı etnik unsurlardan oluştuğu tezinin aynı şekilde rapora işlenirken, diğer etnik adların anılması, ancak azınlığın sadece bir parçası olduğu öne sürülen Türkler için etnik ad kullanmaya cesaret edilemeyip „Türkçe konuşanlar“ tabirinin seçilmesi, Avrupa Konseyi için bir utanç olarak vasıflandırıldı.

Yunanistan´da insan hakları konusunda gelişmelere dair bilgi toplama için giden heyetin, azınlığın parlamentodaki tek temsilcisi İlhan Ahmet ile görüşmesinin olumlu karşılandığı açıklamada, Yunanistan tarafından azınlığın seçtiği müftülerin önünü kesmek için atanmış Gümülcine müftüsünün azınlığın temsilcisi olarak muhatap alınmasının yadırgandıği dile getirildi. Seçilmiş müftülerin maruz kaldıkları baskılar nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´ne intikal etmiş ve kazanılmış davaları bulunmasına rağmen, Avrupa Konseyi yetkilerinin bu meseleden habersiz olmasının ortada bir kasıt yoksa bile ciddi bir ayıp teşkil ettiği dile getirildi.

Yunanistan´a Azınlık Haklarına Dair Tavsiyede Bulunulmamış!

Yunanistan´a azınlık hakları konusunda tavsiyelerde bulunulmadığının not düşüldüğ Avrupa Konseyi raporunda ortaya konan bu tavrın Yunanistan´da yaşayan azınlıkların sahipsiz bırakılması anlamını taşıdığı ve azınlıkların iyi yaşam koşullarına sahip olduğu gibi yanlış bir izlenime yol açtığına dikkat çeken Habipoğlu açıklamasında, „Türk“ adının kullanılmasının yasaklanmasının gündemde olduğu şu sırada, isim verilmeden sadece „Türkçe konuşanların“ kendilerini tanımlamakta sorun yaşadığının ifade edilmesi yetersiz olduğunu dile getirdi. Habipoğlu ayrıca kendilerinin yanı sıra ülkede yaşayan Makedon azınlığın da kimliğini ifade etmede güçlük yaşadığını belirtti ve raporda bu azınlığa hiç yer verilmemiş olmasının temel bir eksiklik teşkil ettiğini vurguladı.

Raporda 19. madde mağdurlarının sorunlarına yer verilmiş olmasının olumlu bir durum olduğunu ifade eden Habipoğlu, sorun yaşayan kişilerin yalnızca Yunanistan´da bulunan kişiler olarak sıralanmasının ve ırkçı yasanın dünyaya dağılmış mağdurlarınin beklentilerinin göz ardı edilmesinin bir eksiklik olduğuna işaret etti.

Açıklamasında „Avrupa Konseyi´ni ziyaretlerimizde heyetlerimize büyük ilgi gösteren Alvaro Gil-Robles´e Temmuz 2005 itibari ile uzunca bir rapor ve bilgilendirme mektubuna İskeçe Türk Birliği için Avrupa çapında topladığımız 5000 imza ile görev çağrısında bulunamamıza rağmen kendisinin sunduğumuz verileri dikkate almamasının nedenini kendimize açıklamakta güçlük çekiyoruz.“ diyen Habipoğlu, Avrupa Konseyi´nin resmi devlet politikalarının sözcülüğünü üstlenerek, gerçekleri göz ardı etmesinin hoşgörülebilir olmadığını ifade etti. Habipoğlu sözlerine „Yeni göreve getirilen İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg´in azınlığımızın sorunlarına daha gerçekçi biçimde eğileceğinden şüphemiz olmaksızın sabık İnsan Hakları Komiseri Alvaro Gil-Robles´i şiddetle kınıyoruz.“ seklinde son verdi.

Kınamanın tam metni şöyle:

"Avrupa İnsan Hakları Sabık Komiseri Alvaro Gil-Robles´in Yayımladığı Yunanistan Raporunda Batı Trakya Türk Azınlığa İlişkin Bölüme Dair ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu´nun Açıklaması

Nisan ayı itibari ile görev süresini tamamlayarak yerini İsveçli Thomas Hammarberg´e bırakan sabık Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Alvaro Gil-Robles´in görev süresinin dolumundan hemen önce yayımladığı rapor, biz Batı Trakya Türklerini ciddi hayal kırıklığına uğrattı. Komiserin 2002 yılında hazırladığı yüzeysel rapora kıyasla daha iyi olduğu söylenebilecek raporda kullanılan ifadeler ve genel yaklaşım Yunanistan´da yaşayan Türk azınlığa ilişkin olarak komiserin resmi Yunan tezlerini benimsediğini ve bunarın gerçekliklerini sınamaya yönelmediğini göstermektedir.

Batı Trakya Türk azınlığına ilişkin olarak, Yunanistan´ın yıllardır izlediği etnik parçalama politikasının rapora sinmiş olması bizler için en üzücü olan noktadır. Kendisini „Türk“ olarak tanımlayan azınlığımız mensupları, Yunan resmi politikasında yer alan biçimiyle üç parçaya ayrılmış, bu ayrım içerisinde, sayılan diğer iki unsur Pomak ve Romanlar olarak etnik adlarla vasıflandırılırken, bir parça olarak dahi „Türk“ adının kullanılmasına cesaret edilememiştir. Türk sözcüğü yerine „Türkçe konuşanlar“ tabirinin kullanılması en hafif ifadeyle, insan hakları konusunda en ileri belgeleri hayata geçirmiş Avrupa Konseyi ve onun İnsan Hakları Komiseri için utanç vericidir.

İkinci olarak Türk azınlığı (raporda kullanılan ifade „Müslüman azınlık“) hakkında bilgi almak üzere başvurulan kaynaklar ciddi eksiklik taşımaktadır. Azınlığımızın Yunan Parlamentosu´ndaki yegane siyasi temsilcisi İlhan Ahmet, konumu itibariyle doğru bir seçimken, görüşülen ikinci kişinin azınlığımızca kabul görmeyen ve seçtiğimiz müftülerin önüne geçmek üzere Yunanistan tarafından atanmış Gümülcine Müftüsü Cemali Meço olması gayet yadırgatıcı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Azınlığın seçtiği müftülerimiz İbrahim Şerif ve Mehmet Emin Ağa´nın yıllar boyu verdikleri mücadelenin hiçe sayılıp, uluslararası hukukun seçimini azınlığımıza bıraktığı makamları gasp etmiş kişilerin muhatap kabul edilmesi iyi niyetle yorumlanması zor bir durum olarak görünmektedir. Seçilmiş müftülerin kendilerine yapılan baskıları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´ne taşımış oldukları düşünülürse, bir İnsan Hakları komiserinin bu meseleyi görmezden gelmemişse bile, bilmiyor olması, ciddi bir ayıp olarak karşımızda durmaktadır.

Yunanistan´a azınlığımıza ilişkin hiçbir tavsiyede bulunmadığını raporuna işleyen İnsan Hakları komiseri adeta bu tavrıyla Yunanistan´a istediği gibi davranabileceği izlenimi vermekte, azınlığımızın adeta sorunsuz yaşadığı gibi bir hava yaratmaktadır. En basitinden vakıflarımıza 39 yıldır yönetici seçemediğimizi hatırlatmak, verilmek isteyen havanın ne derecede yanıltıcı olduğunu gösterecektir. Raporunun bir bölümünde „Türkçe konuşan azınlık mensuplarının“ kendilerini istedikleri gibi tanımlama sorunu yaşadıklarını ifade eden komiserin, bu gerçeğı bilmesine rağmen, bu konuda da tavsiyede bulunmaması üzücüdür. Diğer yandan sadece Batı Trakya Türklerinin dışında Makedon azınlığının da kendini tanımlama konusunda yaşadığı sorunlara hiç değinilmemesi şaşırtcıdır. Yıllardır Türk azınlıkla beraber kimlik mücadelesi veren ve ağır asimilasyon tehdidi altındaki Makedon azınlığa raporda malesef tek satırla dahi olsa yer verilmemiştir.

Tüm olumsuzluklarına rağmen, raporda Yunan Vatandaşlık Yasası mağdurlarının görece geniş yer bulması sevindiricidir. Buna karşın sorunlu olarak görülen kişilerin Yunanistan´ın beyanına dayanılarak 66´yla sınırlanması ve uygulamanın ırkçı boyutunun dikkate alınmaması üzücüdür. Yunanistan´da yaşayan mağdur sayısı tam bilimemekle beraber, bu sayının en iyi tahminle bile 66´nın birkaç kat üstündedir. Diğer yandan Almanya´da, Türkiye´de, Avusturalya´da ve dünyanın başka birçok bölgesinde yaşayan hakları ellerinden gayrimeşru bir yasayla alınmış mağdurların beklentisi tüm haklarının tek bir işlemle, hiçbir başvuru yapmaya gerek kalmaksızın iade edilmesidir.

Avrupa Konseyi´ni ziyaretlerimizde heyetlerimize büyük ilgi gösteren Alvaro Gil-Robles´e Temmuz 2006 itibari ile uzunca bir rapor ve bilgilendirme mektubuna İskeçe Türk Birliği için Avrupa çapında topladığımız 5000 imza ile görev çağrısında bulunamamıza rağmen kendisinin sunduğumuz verileri dikkate almamasının nedenini kendimize açıklamakta güçlük çekiyoruz. Avrupa Konseyi, insan haklarının Avrupa çapında kurumsallaşması için hayata geçirilmiş bir örgüt olarak, azınlık ve insan haklarına dair pek çok temel belgeyi hayata geçirmiş bir kuruluştur. Bu kuruluşun insan hakları komiserinin resmi politikaların sözcülüğünü üstlenmiş olması ve azınlığımız etnik kimliğini ifade etmede büyük güçlüklerle karşı karşıyayken, azınlığımız için Türk sözcüğünü dahi kullanabilecek cesareti gösteremeyip, „Türkçe konuşanlar“ tabirini kullanması, hoşgörülebilir bir hata değildir. Yeni göreve getirilen İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg´in azınlığımızın sorunlarına daha gerçekçi biçimde eğileceğinden şüphemiz olmaksızın sabık İnsan Hakları Komiseri Alvaro Gil-Robles´i şiddetle kınıyoruz.

Halit Habipoğlu
ABTTF Başkanı"