Tütün Üreticisinin Çilesi Bitmiyor

ABTTF Basın Bürosu- Witten, 14 Haziran 2005

Basın Bildirisi:

Tütün Üreticisinin Çilesi Bitmiyor

Yüzde doksanı tütün üretimiyle geçinen Batı Trakya Türk azınlığının ekonomik koşullarındaki son aylarda yaşanan kötüleşmeyi değerlendiren Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Başkanı Halit Habipoğlu: „Üreticimiz tüccarların insafına terk edilmemelidir“ dedi.

Son günlerde tütün tüccarlarının ortak insiyatifi ile zaten oldukça düşük olan taban fiyatlarının daha da aşağıya çekilmesi sonucunda Türk azınlıkta yükselen tansiyonu değerlendiren Habipoğlu „´Türk azınlığın Yunanistan´daki temel geçim kaynağı tütüncülük, 15 bin ailenin doğrudan üretici olduğu ve diğer aşamalarda devreye girenler de düşünüldüğünde azınlık ekonomisinin yüzde 90´ı tütün sayesinde geçimini sağlamaktadır. Yıllarca temel üretim faaliyetimizi gerçekleştirmede türlü zorluklarla karşılaştık. Bizlere tarlalarımızı süremeyelim diye traktör ehliyeti dahi verilmedi, topraklarımız kamulaştırma adı altında elimizden alındı. Ancak son 15 yıldır Avrupa Birliği´nin baskıları ile bu alanda gelişmeler kaydedildi. Özellikle deprem sonrası dönemde bir karşılıklı iyiniyet ve anlayış ortamının oluşmaya başladığına dair umutlanmaya başlamıştık, buna rağmen hala daha ülkemiz Yunanistan´ın birçok alanda yeterli erişkinliğe ulaşamamış olduğunu üzülerek görüyoruz. Bize gelen duyumlara göre Batı Trakya´da Türklerin yaşamadığı bölgelerde üreticilere ödenen prim ve uygulanan taban fiyat, azınlık üreticisine ödenenin iki katı düzeyde. İnsanımız tütün tüccarlarının insafına, üretimlerini yok pahasına satmak üzere bırakılmaktadır“ diye konuştu, sözlerine meseleye iyiniyet çerçevesinde yaklaşmak ve kasıt aramamak istediklerinin altını çizerek devam eden Habipoğlu „ülkesine sadık, vergisini ödeyen askerliğini yapan vatandaşlar olarak, istediğimiz tek şey ülkemiz ve vatandaşları olduğumuz Avrupa Birliği´nin ekonomi politikalarını izlerken, bizleri göz ardı etmemesidir“ dedi. ABTTF Başkanı ayrıca önümüzdeki günler için gerçekleştirilecek ziyaret programlarında azınlığın ekonomik koşullarını da Avrupa kurumları önüne götürereklerini ifade etti.