ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Yunanistan Adaleti, Batı Trakya'da Bir Derneğin Kendisine 'Türk' Deme Hakkını Yasakladı

22.01.2005
Yunanistan Yüksek Mahkemesi, İskeçe Türk Birliği'nin itirazlarını, ''Lozan Antlaşması'na göre, azınlığın etnik terimlerle tanımlanamayacağı'' gerekçesiyle reddetti.

Türk Derneği'nin kapatılmasına ilişkin itiraz başvurusunu ikinci kez görüşen Yüksek Mahkeme'nin, Batı Trakya'da, içerisinde ''Türk'' deyimi bulunan dernekler olamayacağı yönünde oy birliğiyle karar alarak, Trakya Temyiz Mahkemesi'nin ''milli güvenlik nedenleriyle'' İskeçe Türk Birliği'nin kapatılmasına ilişkin kararını onayladığı'' belirtildi.

Yunanistan Yüksek Mahkemesi, daha önce Türk derneklerinin başvurusu üzerine, Trakya Temyiz Mahkemesi'nin, İskeçe Türk Birliği'nin kapatılmasına yönelik kararını usulen bozarak, davayı yeniden görüşülmek üzere geri gönderme kararı almıştı. Yüksek Mahkeme'nin 1550/2000 sayılı kararında, İskeçe Türk Birliği'nin isminde ve tüzüğünde yeralan ''Türk'' deyiminin milli güvenlik ve kamu güvenliği acısından bir ''tehdit'' ya da ''tehlike'' oluşturmadığı kaydedilerek, ileri sürülen iddiaların söz konusu derneğin kapatılması için yeterli bulunmadığı belirtilmişti.

Yunan yasalarına göre, Trakya Temyiz Mahkemesi'nde yeniden görüşülen dava ikinci kez İskeçe Türk Birliği'nin aleyhine sonuçlanması üzerine, yeniden Yüksek Mahkeme'ye intikal etmişti.

Kurulduğu 1927 yılından bu yana yaklaşık 60 yıl Türk ismi altında yasal olarak faaliyetlerini sürdüren İskeçe Türk Birliği hakkında, 1986 yılında İskeçe Valisi Berettas'ın ''Batı Trakya'da Türk bulunmadığı'' iddiasıyla açtığı dava sonucunda, kapatılma kararı alınmıştı.

Bu arada, daha önce aynı gerekçelerle Rodop Valisi tarafından kapatılmak istemiyle aleyhlerinde dava açılan Gümülcine Türk Gençler Birliği ile Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği ise, uzun suren hukuk süreci sonucunda, alt mahkemenin dernekleri kapatma kararının 1988 yılında Yüksek Mahkeme tarafından da onaylanması üzerine, ''Türk'' deyimi bulunan tabelaları sökülerek, faaliyetleri durdurulmuştu.

Batı Trakya Türkleri başta Lozan Anlaşması olmak üzere Yunanistan'ın taraf olduğu eski ve yeni birçok uluslar arası belgeye göre etnik kimliği Yunan Devleti tarafından korunması gereken bir azınlıktır. Kendisini "Türk" olarak tanımlayan azınlığın kendi tercihine rağmen, salt dini bir grup olduğu iddiası demokrasi ve insan hakları anlayışıyla çelişmektedir.

Yunan Yönetimi, çağdaş insan hakları normlarının ışığında, Osmanlı Devleti'nin bölgedeki mirasçısı konumunda olan Batı Trakya Türk Azınlığı'nın "kendine özgü kültürüne ve geleneksel kurumları"na gereken saygıyı göstermek, bunları yasalarla korumak bir yana, böyle bir kolektif kültürün varlığını dahi gizlemeye çalışmakta, hatta Türk Azınlığın Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili anlaşmalar çerçevesinde sahip olduğu kültürel haklarını (Din, mezhep ve adetlere saygı gösterilmesi, her türlü azınlık kurumunu tesis edebilme gibi) teslim etmekten kaçınmaktadır.

21 .yy'da bir taraftan azınlıkların içinde bulundukları toplumun zenginliği olduğu anlayışı yerleşirken, diğer taraftan AB üyesi bir ülkede Türk azınlığın etnik kimliğinin reddedilişi esef verici bir gelişmedir.