ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Damaskinos'un beyanatı

21.08.2003
Gümülcine'de yayınlanan Paratiritis (Hükümet yanlısı, 3000 tirajlı) gazetesinin 21 Ağustos 2003 tarihli sayısında yer alan bir açıklamanın çevirisi.

Faziletli Maronya ve Gümülcine Metropoliti Damaskinos'un VI. Dünya Trakyalılar Kongresi'ne ilişkin beyanatı

Hiç kuşku yok ki, VI. Dünya Trakyalılar Kongresi, (Batı) Trakya, Trakya Helenizmi ve tüm Helen ulusu için çok önemli bir gelişmeydi. Bu Kongreye (Batı) Trakya'dan, Yunanistan'in diğer bölgelerinden ve tüm dünyadan 500'den fazla delegenin yanısıra Hürmetmeap (sözde) "ekümenik" Patrik ve Yunan Millet Meclisi Başkanı ile (Batı) Trakya'dan siyasetçilerin katılmış olmaları bu toplantının önemini daha da arttırmıs ve bu kurumun Trakya Helenizmine ve Trakya'ya değerli hizmetler sunabileceğini göstermiştir.

Bu Kongrenin oluşmasında önemli katkılari olan Metropolitliğimiz de bu toplantıda tarafımdan temsil edilmiştir.

Metropolitliğimiz, Kongrenin olumlu yönlerine katılmakta ve bunları desteklemektedir. Ancak, bu kongrenin, maalesef çok önemli bazı olumsuzluklarına da işaret etmeden geçemeyiz. Şöyle ki:

1-Millet Meclisi Sayın Başkanı'nın, (Batı) Trakya'da mevcut olan her türlü gettoların son bulması gerekliliğini vurguladığı beyanatı çok talihsiz bir konuşma olmuştur. Bu sözlerle her halde, "müslümanlar" aleyhine olan gettolar kastediliyordu. Meclis Başkanı ayrıca, Kongreye "müslümanların" da katılmasını önermiştir.

Millet Meclis Baskanı'nın sözlerinin ilk bölümüne, Saygıdeğer Dedeağaç Metropoliti, (Batı) Trakya'da bu ğibi ğettoların bulunmadığını, bölgedeki yegane gettonun Türk Başkonsolosluğu oldugunu vurgulamak suretiyle, gerekli yanıtı vermiş bulunmaktadır.

Biz de (Maronya ve Gümülcine Metropolitliği olarak) bu yanıta şunları eklemek isteriz: Mazhar oldugu onca imtiyazlar sayesinde, dünyanın "en imtiyazlı" topluluğu oldugu kanıtlanan bir azınlık için getto tanımı kullanılamaz. Zira bu azınlık şu imtiyazlara mazhar olmuş bulunmaktadır:

a)Giriş sınavlarında aldıkları not oranı ne olursa olsun, azınlık çocukları (Yunanistan'daki) üniversitelere %0.5 oranında kontenjanla girmektedirler.

b)Devletin bağış olarak ayırdığı tahsisatla azınlık okulları inşa edilmekte ve bunların bakım ve onarımları yapılmaktadır. Oysa bu işlerin, azınlığın kendi harcamalarıyla yapılması gerekirdi.

c)Yunan mahkemeleri müslümanlara karşı, skandal derecesine varacak şekilde, hoşgörülü davranmaktadırlar.

d)"Müslümanlar"ın kaçak inşaat yapmaları ve yürürlükteki mevzuat ile uluslararası hukuku ihlal etmeleri karşısında, Yunan Devleti, haklı gösterilemez ve yasalara aykırı biçimde hoşgörülü hareket etmektedir.

Öte yandan, Türk Başkonsolosluğu'nun, (Batı) Trakya "müslümanları" arasında sovenizm derecesine varan bir fanatizm oluşturmak suretiyle onları gettolaştırdığı aşağıdaki olaylarla kanıtlanmaktadır:

a-Mahkemelerin verdikleri kararlara rağmen, azınlık derneklerinin "Türk" tanımlamasının yer almasında ısrar edilmesi ve bu tanımlamaların azınlık gazeteleri ile azınlık liderlerinin söylevlerinde yer alması.

b-Yunan Devleti'nin atamış oldugu yasal müftüler bulunmasına rağmen, yasadışı müftülerin öne çıkartılması ve desteklenmesi.

c-Yunan adalarının Yunanistan'a ait oldugunu göstermeyen haritaların yer aldığı okul ders kitaplarının bastırılması.

d-Kemal Atatürk'ün (Batı) Trakya "müslüman" öğrencilerine hitap eden sözlerinin okullara asılması. (Bu sözlerde, Trakya'nın bir bütün ve Türk oldugu belirtilmektedir.)

e-Azınlık mensuplarının ırk bakımından kökenlerini reddetmeye ve Türk olduklarını beyan etmeye zorlanmaları ve Rodop daglık bölgesinde gerçekleştirilmekte olan geleneksel "Pomak" etkinlikleri Türkleştirilmek suretiyle, yerli "Pomak"lara karşı kültür soykırımı uygulanması.

Tüm yukarıdaki hususlar, Millet Meclisi Başkanı tarafından bilinmektedir. Hatta (Batı) Trakya'ya bundan önceki gelişinde mumaileyh, bu konuda bizzat kendisi de bir tecrübe yaşamış ve o zaman bu aciz kulunuzdan, "kilisenin üzerine düşen rolü oynamasını" istemişti.

Gerçekten de, kilise, bir taraftan Hrıstiyanların milli bilincini güçlendirmek ve diğer taraftan, Başkonsolosluğun harekete geçirdiği azınlık mensubu ekstremistlerin giriştikleri tahrikler karşısında haklı olarak infiale ugrayan Hrıstiyanları yatıştırmak suretiyle, üzerine düşen bu rolü başarıyla oynamıştır. Bugün (Batı) Trakya'da "müslümanlar" ile Hrıstiyanlar arasında gıpta edilecek dereceye varan barış içinde bir arada yaşama ve işbirliği ortamı, kilise sayesinde sağlanmış bulunmaktadır.

Yunan Millet Meclisi Sayın Başkanı yukarıdakı hususları maalesef unutmuş ve Dedeağaç aziz Metropolitine karşı, kabul edilemez bir şekilde "Kilise sadece kendi görevleriyle yetinsin" ifadesini kullanmıştır. Toplantı salonunda çıkarken, Sayın Millet Meclisi Başkanına, (Batı) Trakya'da 44 yıldan beri dini görev yapmış birisi olarak, Başkonsolosluğun bölgedeki düşmanca faaliyetlerini iyi bildigimi belirttim.

Kongreye "müslümanların" da katılması görüşüne gelince, bu, Kongrenin hüviyetine ve karakterine aykırı bir husustur. Zira bu Kongre, (Batı) Trakya'da, Yunanistan'ın diğer bölgelerinde ve dünyanın dört bir yanında yerleşik Trakya Helenizminin sesinin ifadesini buldugu, Helenizmin milli ve dini değerlerinin kararlılıkla ön plana çıkartıldığı, keza Trakya Helen halkının gelenek ve kültürünün korunması dogrultusunda gayretler sarfeden bir kurum olarak teşekkül etmiştir. Tabii ki buna paralel olarak, gerek (Batı) Trakya'dakı, gerekirse diyasporadaki Helenlerin siyasi, sosyal, ekonomik ve kalkınma alanlarındaki talep ve ihtiyaçları da bu kurum vasıtasıyla gündeme getirilmektedir. Zaten bu nedenledir ki, Kongreler, amblem haline gelen Ferecik'teki (Ferre) Panagia Kosmosotira kilisesinde düzenlenen ayinle bağlantılı kılınmıştır. Nitekim aynı nedenle, bir de Dünya Panagia Kosmosotira Dernegi kurulması karara bağlanmış bulunmaktadır.

Kongrelerin temel hedefi, komşularımızın (Batı) Trakya aleyhine olan emrivakilerinin bertaraf edilmesidir, ki, müslüman hemserilerimiz, bu harekete katılma niyet ve arzusu maalesef izhar etmemişlerdir. Bilakis, bu hemşerilerimizin bir bölümü, (Batı) Trakya aleyhine olan Türk emperyalizminin saflarinda yer almaktadırlar.

2.Kongrede, (Batı) Trakya'nın sorunlarına ve bu bölgenin karşı karşıya bulundugu güçlüklere değinilmedi. Bilakis, bazı konuşmacılar ve özellikle de Millet Meclisi Başkanı tarafından, bu tehlikelerin gizlenmesi için gayret sarfedildi. Keza, Türkiye'nin beklenen, ancak, gerçekte mümkün olmayan "AB üyeliğiyle, mevcut sorunların tümünün sihirli değnekle bir çırpıda çözüme kavuşturulacağı" şeklinde yanlış bir izlenim uyandırılma  çalışıldı. Fakat gelin görün ki, Türkiye'nin ahiren Kıbrıs'ın "işgal" altındaki kesimiyle gümrük birliği anlaşması imzalaması ve kadastro çalışmaları bahanesiyle Gökçeada'da Helen mülklerinin tecavüze ugraması gibi gelişmeler, Türk politikasının değişmedigini ve bu konuda iyimserliğin hiç bir şekilde haklı gösterilemeyeceğini kanıtlamıştır. Binaenaleyh, (Batı) "Trakya milli sorunu", Kıbrıs'takinden dahi daha ciddi bir tehlike olmaya devam etmektedir.

3.Kongre boyunca uygulanan program ve bazılarına gösterilen teveccüh nedeniyle, Kongreye katılan herkesin fikrini söylemesine olanak tanınmamıştır. Böylece (Batı) Trakya bölgesinin önemli sorunları dile getirilememiştir.

4.Organizasyon Komitesinde yer alan üyelerin çoğu, Kongrenin adının, "Dünya Trakya Helenizmi Kongresi" olarak değiştirilmesi yolundaki öneriyi duymazdan/görmezden gelmişlerdir. Oysa biz bu öneriyi IV. Kongreden beri tekrar tekrar dile getirmekteyiz. Sözkonusu önerinin kabul edilmesiyle, Kongrenin karakter ve hüviyeti konusu da kesin çözüme kavuşturulmuş ve bu kurumun normal seyrini sürdürmesi sağlanmış olacaktı.

VII. Kongrenin Dimetoka'da gerçekleştirilmesi karara bağlandı. Oysa bu Kongre'ye ev sahipliği yapma sırası Rodop İli'ndeydi. Zira bugüne değin yapılan 6 kongreden üçü Evros İli'nde -II. Ferecik, IV. Kumçiftliği-Orestias, VI. Dedeağaç-, ikisi İskeçe'de -I. ve V.- ve sadece birisi -III.- Rodop İli'nin ve (Batı) Trakya'nın başkenti olan Gümülcine'de gerçekleştirilmiştir.Üzüntüyle belirtmeliyiz ki, Kongrede hazır bulunan Gümülcineli yetkili şahsiyetler de bir sonraki Kongreye ev sahipliği yapma isteğini izhar etmediler ve bu haksızlık karsısında seslerini çıkartmadılar.

Yukarıdaki hususlari dile getirmek suretiyle, gelecekte benzer hatalardan kaçınılmasına katkı yaptığımıza inanıyoruz.

VII. Kongre Organizasyon Komitesi'nin yukarıdaki hususları gözönünde bulundurarak, bu görüşleri (Batı) Trakya bölgesi ve Helenizminin yararına olacak şekilde değerlendirmesini temenni ediyoruz.

Gümülcine, 19 Ağustos 2003
Maronya ve Gümülcine Metropoliti
Damaskinos"