ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

ABTTF, ABD Yunanistan İnsan Hakları Raporu’na paralel bir rapor sundu

09.04.2010
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Yunanistan 2009 İnsan Hakları Uygulamaları Ülke Raporu’na paralel bir rapor hazırlayarak yetkili makamlara iletti.

Konuşma ve ifade özgürlüğü sorunu

Konuşma ve ifade özgürlüğü ile ilgili olarak ise ABTTF, 3592/2007 sayı ve tarihli “Medya Kuruluşlarının Temerküz ve Lisans Alımı ve Diğer Hükümler” yasa ile sorun kapsamında Ulusal Radyo ve Televizyon Kurulu (ESR)’nun Tele Radio 104.2 FM’nin yayınlarında yüzde 25 oranında Yunancaya yer vermesi gerektiği yönünde uyarı niteliğinde tavsiye kararını detaylı şekilde inceleyerek ilgili yasanın yerel ve küçük ölçekli medya kuruluşları üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğu ifade etti. Raporunda ABTTF, ESR’nin Tele Radio FM ile ilgili kararında atıfta bulunduğu 2328/1995 sayı ve tarihli yasa ile getirilen yüzde 25 oranından fazla olmak üzere Yunan dilinde yayın yapma zorunluluğunun kamu ve özel televizyonları için geçerliği olduğu ancak yabancı dilde yayın yapan radyoları kapsamadığı bilgisi edindiğini dile getirdi. Ayrıca ABTTF, Atina Belediye Radyosu’na ait Atina Uluslar arası Radyo 104.4’ün 24 saat süreli olarak yabancı dilde yayın yaptığını ifade ederek benzer şekilde ERT’ye ait FILIA radyosunun da yabancı dilde yayın yaptığını ancak yukarıda adı geçen radyo istasyonları ile ilgili ESR’nin hiçbir kararı bulunmadığını ifade etti.

Ayrıca Konuşma ve ifade özgürlüğü alanında ABTTF, 2009 yılında Abdülhalim Dede ile İbrahim Baltalı’ya yapılan saldırıları detaylı şekilde inceledi.

İnternet özgürlüğü

İnternet özgürlüğü alanında ise ABTTF, internet temelli nefret suçları konusunu inceleyerek Yunanistan’ın bu konuda yetersiz bir durumda olduğunu ifade etti. Batı Trakya Türk Azınlığı’na yönelik olarak www.proxeneio-stop.gr internet sitesinde T.C. Gümülcine Başkonsolosluğu’nun kapatılması istemi ile başlatılan imza kampanyasının bölgede yaşayan Batı Trakya Türklerini hedef aldıklarını dile getiren ABTTF, internet temelli nefret söyleminin etnik temelde ayrımcılık ile birleştiğinde tehlikeli bir durum oluşturduğunu not etti.

Dernek kurma özgürlüğü

Dernek kurma özgürlüğü ile ilgili olarak ise ABTTF, İskeçe Türk Birliği ile Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği’nin devam eden hukuki süreçleri ile ilgili güncel bilgilendirmede bulunarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Mart 2008’de Yunanistan’ı mahkum eden kararlarına karşın bu alanda bir ilerleme kaydedilmediğini dile getirdi. Ayrıca ABTTF, isminde “azınlık” kelimesi geçen derneklerin dahi kurulmasına izin verilmediğini Güney Meriç Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği davasını örnek göstererek detaylı şekilde inceledi.

Din özgürlüğü

Din özgürlüğü ile ilgili olarak ise ABTTF, tayinli imamlar yasası sorununu detaylı şekilde ele alarak müftüler sorunu çözülmeksizin atanmış müftülere bağlı olarak çalışması öngörülen 240 din görevlisini sözleşmeli işçi statüsünde işe almasının Batı Trakya Türk Azınlığı’nın dini alanda özerk yapısına zarar vermeyi amaçladığını ifade etti. Bu başlık altında ABTTF, ayrıca ibadet yerleri ile ilgili sorunlar olmak üzere minarelerin yüksekliği ile ibadet yerlerine tahakkuk ettirilen cezaları sorunlarını örnekleri ile inceledi.

Toplumsal suçlar ve ayrımcılık

Toplumsal suçlar ve ayrımcılık başlığı altında ise ABTTF, 2009 yılında Batı Trakya Türk Azınlığı’na ait yerlere yapılan saldırıları inceleyerek raporda ifade edilen Okçular Camii’nin yanı sıra Çayüstü mahallesine yapılan Molotof kokteyli saldırısı, Mehmet Hilmi Çeşmesi saldırısı, Hürriyet Camii saldırısı, Müsellim ve Celepli köylerinde bulunan Müslüman mezarlığa yapılan saldırının yanı sıra Yanıkköy’de vakıf arazisine inşa edilen kilise sorununu inceledi. Ayrıca ABTTF, 2010 yılında Gümülcine Türk Gençler Birliği’ne yapılan saldırıyı da raporunda dile getirdi.

Vatansızlar

Vatansız kişiler ile ilgili olarak ABTTF, Eski Yunan Vatandaşlık Kanunu’nun 19. Maddesi ile vatandaşlıktan çıkarılan Batı Trakya Türk Azınlığı üyelerinin yeniden vatandaş olmaları konusunda vatandaşlıktan çıkarılmış ancak başka bir ülkenin vatandaşlığını almış olan kişiler konusuna dikkat çekerek bu kişilerin Yunan vatandaşı olması konusunda hükümetin ivedilikle harekete geçmesi gerektiğini ifade etti.

Seçimler

Seçimler ve siyasi katılım konusunda ise ABTTF, yüzde 3 barajı ile genişletilmiş seçim bölgeleri uygulaması sorununu dile getirerek Batı Trakya Türk Azınlığı’nın ancak çoğunluk partilerinden aday olarak meclise girebildiğini ifade etti.

Kadın ve Şeriat

Kadın başlığı altında ABTTF, raporda Batı Trakya’da kadınların aile, mülkiyet hukuku ile yargı sisteminde erkeklere göre ikincil derecede haklara sahip oldukları, çünkü bu konuların resmi müftüler tarafından yorumlanan Şeriat hükümlerine göre görüşüldüğünün ifade edildiğini not ederek Şeriat’ın evlilik, boşanma ve miras konularında getirdiği kuralları ayrıntılı şekilde inceleyerek raporda dikkat çeken bilgi eksikliğini gidermeye çalıştı. Paralel raporunda ABTTF, pek çok sivil toplum örgütünün ve medya raporlarının Şeriat’ı özellikle boşanma, çocuk velayeti ve miras konularında olmak üzere kadınlara karşı ayrımcı olarak tanımladıkları yönündeki ifade ile ilgili olarak müftülerin(atanmış) tüm kararlarının ilk derece mahkemeleri tarafından onaylanması gerektiğini hatırlatarak herhangi bir olumsuz durumdan mahkemelerin de eşit derece sorumlu olduklarını ifade etti.

ABTTF, Batı Trakya’da İslami kurallara göre evliliğin yalnızca illerde müftüler tarafından verilen evlilik izin belgesi ile gerçekleştirildiğini Yunanistan’da müftünün evlendirme yetkisi ile ilgili olarak mevcut yasalar bakımından bir tartışma olmadığını dile getirdi. ABTTF, müftünün dini kişiliği temelinde yani din görevlisi ya da dini lider olarak nikâh işlemlerini gerçekleştirdiğini ancak Batı Trakya’da müftü ya da imam tarafından gerçekleştirilen nikâhın nüfus müdürlüklerine bildirilmek durumunda olduğunu not etti.

Kuran’ın birden fazla kadınla evlenme şeklinde bir emri olmadığını dile getiren ABTTF, Medeni Kanun (Madde 1354), çok eşliliği kamu düzenine aykırı olduğu gerekçesi ile yasakladığını bu nedenle, Ceza Yasası’nın da çok eşliliği suç sayarak yaptırım öngördüğünü not etti. Dahası ABTTF, Trakya İstinaf Mahkemesi 1996 ve 1998 yıllarında 1354. Maddenin söz konusu bu ön koşulun bir dini sınıf bakımından bir kenara bırakılmasının kamu düzenine aykırı olduğu yönünde karar verdiğini not ederek Gümülcine Atanmış Müftüsü’nün 1991 yılında aynı anda iki kadınla evli olan bir kişinin ikinci evliliğini iptal ettiğini de hatırlattı. Boşanma konusunda ABTTF, Medeni Kanun’un(Madde 1348) boşanmanın yalnızca mahkeme kararı ile gerçekleşeceğini ifade ederek özel şekilde boşanmayı yasakladığını not ederek Müftü tarafından kocanın tek taraflı boşanma beyanı onaylanmaz ise bu durumun Anayasa’nın 21. Maddesine aykırı olacağını not etti. ABTTF, tek taraflı boşanma isteğinin ilk derece mahkemeleri tarafından onaylanması gereken Müftü tarafından verilmiş evliliği sona erdirme kararı olmadan gerçekleşemeyeceğini ifade ederek Anayasa, mevzuat, uluslar arası kural ve değerler ile örtüşmeyen herhangi bir Müftü kararını onaylama ve/veya reddetme yetkisi mahkemelerin sorumluluğunda olduğunu belirtti. Ayrıca ABTTF, Şer’i hukukun Batı Trakya Türk Azınlığı üyeleri tamamen isteğe bağlı bir hukuk yolu olduğunu bu nedenle Yunan Medeni Kanunu’na göre evlenmiş kişiler için boşanmada herhangi bir problem yaşanmadığını dile getirdi. Miras konusunda ise ABTTF, Yargıtay’ın 1986 yılında erkeğe mirasın 2/3’ünü veren Müftü kararını Anayasa’ya aykırı bularak kararı iptal ettiğini ve sonrasında tüm noterleri konu ile ilgili bilgilendirdiğini not ederek Yunanistan’da artık İslam hukuku kurallarına göre miras intikali yapılmaması gerektiğini ifade etti.

İnsan Hakları Ulusal Komisyonu’nun hükümete müftünün yetkilerinin dini görevleri ile sınırlandırılması ve vatandaşların medeni haklarını kısıtlayabileceği için Şeriat’ı tanımaya son verme tavsiyesinde bulunduğu ifade edilen rapora karşılık olarak ABTTF, bu durumun Yunanistan’ın taraf olduğu uluslar arası anlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerinin ihlali anlamına geleceğini detaylı şekilde açıkladı.

Çocuk

Özelikle çocuk evliliklerinin Anayasa, mevzuat ve uluslar arası standartlara aykırı olarak İslami hukuk uygulanması ile ilgili endişelerin dile getirildiği rapora karşılık olarak ABTTF, İslam hukukuna göre evlilikte, evlenen reşit ve reşit olmayan kişilerin vekillerinin geçerli bir evlilik akdi yapabileceği doğru olduğunu bu durumun Medeni Hukuk Kanunu’nun 1350. Maddesine aykırı olduğunu not etti. Buna karşılık ABTTF, Yunan Medeni Kanunu’na göre evlenecek kişiler arasında evlenme merasimini icra etme konusunda düşünce birliği yoksa o evliliğin geçersiz olacağını ifade etti. Ayrıca ABTTF, Batı Trakya Türk Azınlığı arasında 18 yaş altı küçüklerin evlenmesinin bir gelenek olmadığını ifade ederek müftülerin(atanmış) 15 yaşın altında küçüklerin evlenmesine izin vermediğini, en azından taraflardan birinin 16 ila 18 yaş arasında olması durumunda ise evliliğin gerçekleştirilmesine izin veren bir karar talep ettiklerini ifade etti.

Ulusal/Irksal/Etnik Azınlıklar

Raporda Türkçe konuşan topluluğun Türk kimliğinden ayrı bir Pomak kimliğinin varlığını kabul etmeyerek Pomak topluluğa baskı uyguladıkları ifadesine karşılık olarak ABTTF, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın Türk Azınlık içerisinde farklı unsurların var olduğunu reddetmediğini ancak Batı Trakya’da yaşayan Müslüman azınlığın etnik kimliğin Türk olarak uluslar arası belgelerde yer aldığını hatırlattı. Ancak ABTTF, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın kendileri Pomak olarak tanımlayan topluluğa karşı herhangi bir baskı ya da zorlamada bulunmasının mümkün olmadığını ifade ederek bölgede Müslüman azınlığın uzun yıllardır barış içinde yaşadığını ifade etti.

Konu ile ilgili olarak ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu, “ABD Yunanistan 2009 İnsan Hakları Raporu, Batı Trakya Türk Azınlığı ile ilgili olarak diğer sorunlara değinmekle birlikte müftülerin kadı sıfatı ile İslam hukukundan kaynaklanan yetkilerini kullanmaları konusuna odaklanmış. Ancak Şer’i hükümlerin uygulanması ile ilgili endişelerin dile getirildiği raporda konunun hukuki boyutuna hiç değinilmemiş olması konunun eksik ve yanlış olarak yorumlanmasına neden olduğundan ABTTF, paralel raporunda Şeriat konusuna özel bir önem vererek raporda incelenen hususları detaylı şekilde yorumladı, bilgilendirmede bulundu. Böylelikle ABTTF, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın konu ile ilgili görüşünü dile getirerek olası bilgi yanlışlarını gidermeyi gelecek yıllarda hazırlanacak olan raporlar etki etmeyi amaçlıyor” yorumunda bulundu.
GALERİ