Atina’da gerilim devam ediyor
23 Mayıs 2009 tarihinde Yunanistan’ın başkenti Atina’da Attiki Meydanı yakınında Bangladeşlilerin açtıkları bir mescidin kundaklanmıştır. Kimliği belirsiz kişilerce düzenlenen saldırıda mescit, benzin dökülerek ateşe verilmiş, mescit kullanılamaz hale gelmiştir. Olay sırasında mescit içerisinde bulunan Müslümanlar ise yaralanmışlardır. İkamet izni bulunmayan göçmenlere yönelik operasyon sırasında Yunan polisinin Suriye kökenli bir göçmene ait Kur’an-ı Kerim’i yırtması üzerine Yunanistan’da yaşayan Müslüman toplumu tepki göstermiş, Yunan makamlarının resmi bir özürde bulunmalarını talep etmişlerdir. Ardından gerçekleştirilen protesto gösterileri sırasında ise polis ile çatışma yaşanmış, gerilim tırmanmıştır.
Din ve ibadet özgürlüğü, bireyin dokunulmaz hakkıdır
Atina’da patlak veren olaylar Yunanistan’da bireyin din ve ibadet özgürlüğü ile Müslüman topluma karşı sorununu yeniden gündeme taşımıştır. Konu ile ilgili açıklama yapan Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu(ABTTF) Başkanı Halit Habipoğlu, “ Atina’da derinden üzmüştür. İbadet yerleri kutsaldır, Allah’ın evidir. Bu nedenle hangi dine ait olursa olsun ibadet yerlerine yönelik saldırılar kabul edilemez bir durumdur. Din ve ibadet özgürlüğü bireyin dokunulmaz hakkıdır, bu özgürlüğü korumak ise hukuk devletinin sorumluluğundadır. İbadet özgürlüğüne, farklı kültür ve inanışların yaşaması için gerekli olan hoşgörü ortamına gölge düşüren olayların ülkemiz Yunanistan’da yaşanması toplumsal barış ve hoşgörü ortamına ciddi şekilde zarar vermektedir. Bu nedenle Yunan makamlarını görev bilinci ve sorumluluğu içerisinde ivedilikle harekete geçmelidir” açıklamasında bulundu. Devamında Habipoğlu, “ Bununla birlikte farklı dine mensup kişilerin inançlarına saygı demokratik toplumun bir gereğidir. Polis, devlet tarafından yetkileri tanımlanmış bir güç olarak yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde devlet kanunlarını uygulamak ile görevlidir. Ancak kişinin din ve vicdan özgürlüğü dokunulmazdır. Bu nedenle önyargılardan arınmış objektif ve eğitimli bir polis gücü toplumsal huzur ve barış açısından yaşamsal önemdedir. Bu bağlamda Yunan Devleti ve temsilcisi Hükümet ile kolluk kuvveti polis gücü bireyin din özgürlüğüne saygı duymalıdır” şeklinde konuştur.